Giriş
(6)

İçimizdeki Şeytanı Nasıl Öldürürüz

Ayrıntı insanı
Aklımdan çıkaramadığım bir insan var. Düşünmek,hatırlamak istemiyorum,kendime engel olmaya çalışıyorum(telkin ediyorum mesela) ama olmuyor. Hayatımızın kısa bir döneminin kesiştiği bir insan.Yıllardır görmüyorum. Üzerinde uzun uzun düşündüğümde aslında birlikte olmayı istemeyeceğim,sürdüremeyeceğim
Aklımdan çıkaramadığım bir insan var. Düşünmek,hatırlamak istemiyorum,kendime engel olmaya çalışıyorum(telkin ediyorum mesela) ama olmuyor.
Hayatımızın kısa bir döneminin kesiştiği bir insan.Yıllardır görmüyorum. Üzerinde uzun uzun düşündüğümde aslında birlikte olmayı istemeyeceğim,sürdüremeyeceğim bir insan. Çok yanlış. Olamaz ve olmamalı. Ki evliyim ve sevgili eşime böyle bir yanlış yapmaktansa ölmeyi yeğlerim (ki çoğu zaman istiyorum,hem bu sebepten,hem farklı sebeplerden). Fakat sanki içimde bir şeytan var da sırf eğlencesineymiş gibi olmadık zamanlarda olmadık bağlantılarla bu insanı sürekli aklıma getiriyor. Engel olamıyorum.Ona aşık değilim,onla sürdürememem,bu çok yanlış olur ve yapamam , bunu biliyorum ama yine de saçma bi şekilde çekimine kapılıyorum.Üstelik kendisini görmüyorum,haber almıyorum bile. Dayanamıyorum artık. Ruhum sıkılıyor. Böylesine yanlış bişeyi düşünüyor olmak beni hasta ediyor. Kendimden iğreniyorum.Nefret ediyorum.
Hani kucağınıza bebek alınca bunu şimdi düşürsem nasıl olur diye düşünüp sonra kendi aklınıza kızarsınız ya,öyle bi durum işte,sadece çok çok daha kötüsü. Moralim sürekli bozuk,modum düşük,hayattan zevk alamıyorum. Bu düşüncelerden kurtulamıyorum.Bu insanı zihnimden atamıyorum,içimdeki bu şeytanı bir türlü öldüremiyorum. Ben ne halt edeyim?
0
Ayrıntı insanı
(13.07.22)
profesyonel destek alırdım ben olsam.
0
orient blue
(13.07.22)
Öldüremezsiniz şeytanı, ama şeytan konuştuğunda ve sizi kontrol etmek istediğinizde ne yaparsınız, bu durum hayatınızı değiştirir. Profesyonel destek alabilirsiniz
0
damba
(13.07.22)
İçinizde şeytan falan yok. Muhtemelen o kişi sizin geçmişte yaşadığınız, derinlerde iz bırakmış bir travmanıza çapa atmanıza neden olmuş. Konunun o kişiyle alakası bile yok büyük ihtimalle ki başka sebeplerle de ölmeyi istediğinizi belirtmişsiniz zaten. Zaman kaybetmeden uzman desteği almanız çok mühim.
0
Phoebe
(13.07.22)
uzman değilim ama aynı düşüncelerin istemsizce akla gelmesi okb'yi (obsesif kompülsif bozukluk) aklıma getirdi tabi başka bi durum da olabilir. ama sonuç olarak en mantıklısı destek almak.
0
curious mind
(13.07.22)
bence takıntı. o insanla 1 hafta yanyana geçirsen belki tiksineceksin ama ulaşamayınca beyin farklı düşündürüyor. çözümü kafada bitirmek gibi.
0
benibulmanlazim
(13.07.22)
Başka uğraşlar, mekanlar şart
0
photo85
(14.07.22)
(4)

YouTube Insta vs sana gore icerik çıkaryor ya karsina, bunun film icin

stavro
Olani yok mu? YouTube'un senin izledigin seye gore karşına karşına icerik çıkarması gibi, sen su filmleri sevdiysen al bunlari da seversin diye oneri yapan bir uygulama falan yok mu?
Olani yok mu? YouTube'un senin izledigin seye gore karşına karşına icerik çıkarması gibi, sen su filmleri sevdiysen al bunlari da seversin diye oneri yapan bir uygulama falan yok mu?
0
stavro
(12.07.22)
Movie recommendation engine diye arat. Epey bi site var bunu yapan.
0
himmet dayi
(12.07.22)
(bkz: tastedive.com)

imdb'nin de more like this sekmesi çok isabetli öneriler sunuyor.
0
dr doofenshmirtz
(12.07.22)
imdb
0
kreatin
(13.07.22)
www.criticker.com

filmleri oylamanız lazım önce. ondan sonra sizinle yakın oy veren insanlardan yola çıkarak filmler önerecek veya profillerine girip de bakabilirsiniz. ister 100 üstünden ister 10 üstünden oylayın (ama tabi tutarlı olmanız ve her film için aynı sistemi kullanmanız lazım). yüzdelik dilime göre eşitleyerek söylüyor zaten.
0
curious mind
(13.07.22)
(9)

daha bilinçli bir hayata geçiş yapıyorum tavsiyelerinize açığım

buenosdias
minimalistim. orası ok. veganlık ise, elimizden geldiğince... ama artık işlenmiş ürünleri de hayatımdan çıkarıp poşetli, paketli hiçbirşeyi eve sokmamak istiyorum. ama bunun için 2 aşamalı plan yaptım.1. açık şeyler bulmak.kendime organik poşet, kap falan alıp herşeyi açık alarak bunların içine dold
minimalistim. orası ok. veganlık ise, elimizden geldiğince...

ama artık işlenmiş ürünleri de hayatımdan çıkarıp poşetli, paketli hiçbirşeyi eve sokmamak istiyorum. ama bunun için 2 aşamalı plan yaptım.

1. açık şeyler bulmak.
kendime organik poşet, kap falan alıp herşeyi açık alarak bunların içine doldurmak. sıfır ambalaj sıfır poşet. amaç bu. ama açık şeyler bulmak zor. aktarlar, kimyasalcılar falan bakıcam. tavsiyelere açığım.

2. kendim yapmak. atıyorum evde çikolata yapayım, bisküvit yapayım, pekmez, rakı vs.. hepsini kendim yapayım. bunun için de tavsiyelere açığım.

son olarak, bu kararımı yorumunuza açıyorum. anlamsız mı? evetse neden. insanın kendine yetmesi harika birşey bence. özellikle 2. madde ile kişinin kendisine birçok şey katıp yeni yetenekler kazandıracağına inanıyorum. iyi pazarlar

edit: öyle çırpınış falan olmayacak. öyle hardcore bir geçiş olmayacak. gayet normal akışında seyredecek. ne kadarını yapabilirsem.
0
buenosdias
(29.05.22)
Hocam çabanı takdir ediyorum ama sokakta yarım saat yürüyüp o esnada otomobillerden salınan egzoz dumanını içine çektiğinde ya da aynı otomobili sen kullandığında kendine ve çevreye yaptığın tüm yatırımlar zaten anlamını yitiriyor, gerçekten gerek yok böyle şeylere eğer İsviçre'nin bi dağ köyüne yerleşip yaşamayacaksan.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(29.05.22)
Kendine yetmek istiyorsan minik bir bahce alip sebzeni kendin yetistirmelisin.

Su an pirincinden tut en yesil sebzesine kadar fabrika atiklariyla sulaniyor.
0
divit
(29.05.22)
Değer odaklı yaşamak diyoruz buna. Annem daha 25-30 sene önce atıkları ayırarak atardı. Süt kutularını toplayan tetrapak ünitelerine götürürdük dik bir yokuşu 15 dk çıkıp. Bunun bugün kim olduğumla bile ilgisi var. Dünya için de bir eksik zarar demek. Evet her şeyi değiştiremeyiz belki, ama kim olduğumuzla etrafımız değişir ve talep ettikçe, uyguladıkça yayılıyor pratikler. Hem de doyumlu yaşıyor insan böylece. Daha ne olsun…
İstanbul’daysanız kadıköy belediyesinin böyle bir satış yeri var diye biliyorum. Diğer yerlerde pazardan almadıkça güç. Açık bakliyat ve baharat muhteşem güvenilir gelmiyor mesela bana, pazardan almaya huzursuz oluyorum. Ben de bana yakın üreticileri seçiyorum, mesela bir ilçedeyim bu ildeki ya da komşu ilçesideki üreticiden alışveriş yapıyorum, geldiği yol azalmış oluyor aslında karbon salınımı etkisine fayda.
0
kullanıcıadımbuolsun
(29.05.22)
türkiyede yaşadığın müddetçe kırsala gitmiyorsan asla temiz bir hayatın olmayacak. evde çikolata yaparsın harika ama şuan ne kazanıyorsan 3 katını kazanman lazım.
0
hayvan gibi yazar
(29.05.22)
Sakin olmak, sakin kalmak. Yogunlasacaginiz alani da secmek. Ornegin "banyomda fazlaca plastik kullaniyorum. Doga dostu olmayan temizlik maddelerini de cok kullaniyorum. Bunlari nasil azaltabilirim?" Bu konuda artik günlük hayatinizdaki cogu cözümü bildiginizi düsündügünüzde, "Simdi yatak odasina geceyim, yastigim-yorganim ve kiyafetlerim nasil daha az karbon izi birakabilir?"

- Acik mümkün degilse, ayrica yüklü alim yapmak. 10 kg mercimek gibi. Hem ucuz hem daha az atik uretiyorsunuz.

- Cikolata zor, sonucta zanaat bunu yapmak. Kakao ve kakao yaginin fair ya da direkt-trade yoluyla size gelmis olmasi sart. Bunlari az ama cok iyi yerlerden alip tuketme taraftariyim. Kahve konusunda da ayni. Yurtdisindan geleniniz gideniniz olursa, adil ticaret ürünleri isteyebilirsiniz. Yeme-icme konusunda arada atolyelere gidin, evde deneyip yapamayinca bir moral bozuklugu oluyor, o atolyelerde dogru yöntemleri ögrenirsiniz hem sosyallesirsiniz de.

- Icki konusunda da yukaridaki gibi düsünüyorum. Evde yapilacak bir seyin beni tatmin edecegini de düsünmüyorum. Bunun yerine, bio-dinamik tarim yapan, hem teknik alaninda hem de bagda olabildigince az müdahalede bulunan sarap üreticilerinden sarap aliyorum. Her seyin ustasi olamam ama tarimda temiz calisani destekleyebilirim.

-Sürekli kullandiginiz ve fazlasiyla plastik ürettigini düsündügünüz alanlara cözüm bulmak. Ben cok su icen biriyim, yanimda kocaman su kabi tasiyorum. Yasadigim yerde taze baharatlar minnacik plastik paketlerde satiliyor. Ihtiyacim olan reyhani, semiz otunu, ada cayini, hepsini diktim bu sene terasa. Bunlar beni vicdani olarak cok rahatsiz eden noktalardi.

- Ucak kullanmamak ya da olabildigince az kullanmak. Karbon ayak izini arsa cikartiyor. Güya "öko" arkadaslarim Ankara´dan Izmir´e gitmek icin zirt pirt ucakla seyahat ediyorlar. Bu bilinc hic yayginlasmamis nedense Türkiye´de.

Sonuc olarak, sizin de yaptiginiz gibi, yemek konusunda kafa yormak dogru. Cünkü günlük olarak tükettigimiz bir sey. Kendiniz uretip donusturemediginiz noktada, etrafinizda sorup fikir alabileceginiz insanlar olsun. Ya da gidin bir forumda, FB grubunda, Instagram´da sorun. Pratik öneriler alin.
0
buf-e kür
(29.05.22)
güneş alan balkon varsa saksılarda çok kolay çilek, yeşil soğan, fesleğen, biberiye, maydanoz gibi şeyler yetiştirebilirsin.

bence iş gibi görmüyor ve keyif alıyorsan çok güzel. etrafındaki insanlar da sana özenecek nasıl yapıyorsun diyecek. hiçbir şeyi değiştirmiyor'a katılmıyorum o yüzden. sadece çikolata ve kahve gibi ürünlerde gerçekten pahalıya gelebilir. onları da az tüketmekte hiçbir sorun yok. veganlık da güzel ama en azından haftada bir veya iki haftada bir et yemek daha sağlıklı gibi geliyor bana. özellikle misafirliğe davet edildiğimde yemek seçmiyorum. eğer vegan besleneceksen b12 vitaminini ve diğer şeyleri takip ettirmeyi ihmal etme.
0
curious mind
(29.05.22)
bence bu zihniyet her turlu kârdir. dogaya saygi duyup olabildigince zarari minimuma dusurmek istiyorsun yapabildigin her sey iyidir
0
ala09
(29.05.22)
fermantasyonu öğrenirseniz bir çok şeyi (turşu, şalgam, kefir, bira, şarap, menemenlik domates... ) kendiniz yapabilirsiniz.

alkolü / rakıyı da kendin yapabilirsin.

ben youtube deki "Kendimce Denemeler" isimli kanalı izleyerek öğrenmiştim.

ötv siz kdv siz iyi oluyor, vergi dairesini masaya oturtmuyorum :-)
0
ankarakecisi
(29.05.22)
gerçekten hayatını değiştirmek istiyorsan git havası temiz bi ege veya iç anadolu köyüne yerleş.

geri kalan tüm maddeler bence yeni nesil hobi/fantazi gibi görünüyor. evde yaptığın çikolata da, rakı da. çok daha sağlıklı veya daha az maliyetli. çevreye daha az zarar veriyor olmayacak.

bence anlamsız. iyi beslenmek (vegan ya da tahılsız, paketlenmiş gıda yok vs) psikolojik olarak stresten uzak durabilmek (en önemlisi) düzenli spor birkaç tane iyi hobi dediklerin için yeterli.
0
orpheus
(30.05.22)
(9)

izleyeceğiniz filmi nasıl seçiyorsunuz?

IncredibleMau
Canınız sıkıldı, bugün film izleme gününüz, güzel bir film bulup izlemek istiyorsunuz. Mutlaka yeni bir film olacak diye bir kaide yok. Eskiden izleyip sevdiğiniz filmi tekrar izlemek isteyebilirsiniz diyelim. Ama henüz ortada bir film yok.O filmi nasıl buluyorsunuz? Yeni bir filmse eğer hangi sited
Canınız sıkıldı, bugün film izleme gününüz, güzel bir film bulup izlemek istiyorsunuz. Mutlaka yeni bir film olacak diye bir kaide yok. Eskiden izleyip sevdiğiniz filmi tekrar izlemek isteyebilirsiniz diyelim. Ama henüz ortada bir film yok.

O filmi nasıl buluyorsunuz? Yeni bir filmse eğer hangi siteden araştırıyorsunuz? Yorumları önemsiyor musunuz?

Netflix'ten rastgele film seçenler duyuruyu pas geçebilir. Seçici arkadaşların formüllerini merak ediyorum ben.

ek : bir de tavsiye edeceğiniz bir film var mı?
0
IncredibleMau
(10.03.22)
İzleme listeme ekliyorum imdb'de, açacağım zaman oradan bakıyorum.

Birkaç hesap var instagram'da takip ettiğim, oralarda öneri gördükçe listeye ekliyorum.

Keza yakında çıkacak ya da çekime başlamış filmleri de sinemayla ilgili sayfalarda websitelerde görüp ekliyorum.

kriterlerimden biri yönetmen; takipte olduğum yönetmenler var, onların yeni filmlerini kafadan ekliyorum.

Festival seçkilerinden bakıyorum ilgimi çeken bir şey var mı diye, sonra da ödüllere ya da çektiği dikkate göre ekleyebiliyorum.

Blockbuster filmleri her yerde görüp duyuyoruz zaten, onlardan da uzak kalmamaya çalışıyorum.


Bu şekilde düzenli bir liste büyümesi oluyor, izleyecek bişey bulamama durumuna düşmüyorum haliyle.

Yorumları şöyle önemsiyorum; mesela bir film gördüm yukarıda anlattıklarımdan herhangi biri vasıtasıyla. imdb puanı düşük ama metacritic puanı yüksekse, ayrıca sevmediğim bir detayı olmadığı sürece, izleme listesine kesin ekliyorum. Korku filmiyse ve 6'dan yüksek puanı varsa ekliyorum mesela.
0
Bruce
(10.03.22)
Goreceli yeni olanlari festivallerde one cikan, begenilmis olanlardan seciyorum, zaten cokca duymus oluyorum filmleri ve bir merak uyandirmis oluyorlar.

Eski filmler genelde yonetmeni nedeniyle sectigim filmler oluyor ya da zamaninda cokca konusulmus ama benim bir sekilde seyretme firsati bulamadigim filmler.

Zevkine guvendigim kisiler tarafindan tavsiye edilen filmleri izliyorum.

Aklimda hic film yoksa Mubi'yi acip yonetmenine, konusuna, oyuncularina bakarak bir film seciyorum.

Son zamanlarda pek yapmadigim ama bir zamanlar tum sevdigim filmleri kesfetmemi saglayan bir baska yol da tvde sinema kanallarina bakıp hosuma giden filme takilmak, zamaninda Cine5 sayesinde az filmle tanismadim...
0
(10.03.22)
korsan sitelerine bakıyorum, bir film bütün korsan sitelerine düşmüş ise güzeldir diye bir ön kabulüm var, sonra korsan sitelerdeki puan'a bakıyorum, ardından korsan sitelerde ki izleyici yorumlarına bakıyorum. sonra artık nereden izleyebiliyorsam. orjinal kaynağı tercih ediyorum
0
selam
(10.03.22)
Daha önce izleyip sevdiğim bi film varsa yönetmeni kimmiş diye bakıyorum. Yönetmenin wikipedi sayfasına girip diğer filmlerine bakıyorum. İsmi güzel gelene tıklıyorum, afişine bazen bakarım bazen bakmam. Açıp izledikten sonra da ekşiden yorumlarını okuyorum. Yorumları okurken bazen başka bir tavsiyeye denk geliyorum bu film de iyi vs. gibisinden, sonra tekrar tekrar…
0
megalomaniac
(10.03.22)
tweet okur gibi synopsis okuyorum. ilgimi çekenleri listeme ekliyorum. zaman içinde listemden seçe seçe izliyorum. yönetmen de etkili.
0
kimwexler
(10.03.22)
ben internette gezinirken karşıma çıkan, ilgi duyabileceğimi düşündüğüm filmlerin listesini yapıyorum. google drive'da listem var. oraya atıyorum ismini. film izleyecek havamdaysam o an keyfime göre onlardan birini seçip indiriyorum hemen.

özellikle aradığım pek olmuyor açıkçası çünkü sık film izleyen, listesini çabuk bitirebilen birisi değilim. konu olarak ilgimi çekip çekmeyeceğini az çok zaten anlıyorum. imdb puanına bakarım (yüksek olması şart değil ama öyle olması olumlu), ekşi'de başlığı var mı ona bakarım biraz vs... kesinlikle öyle oturup rastgele film izleyen birisi değilim ama "bu izlenir gibi ya" dediğim filmler konusunda da çok seçici değilim açıkçası, genelde ne anlattığına bakıyorum sadece.
0
der meister
(10.03.22)
Eski yöntemim altyazı sitelerine veya en son bluray release'lerin olduğu yerlere bakıp ardından imdb'ye girip puanına bakıp izlemekti. 7 puan üstünü daha fazla araştırma yapmadan direk izlerim.

5 puan altını izlemem, 6-7 arasını ekşi'den vs yorumlarını okuyarak izlerim.

Şimdi zaten piyasada izleyecek film yok, eskileri döndürüp duruyorum.
0
kimlanbu
(10.03.22)
birkaç şekilde seçiyorum

- genelde güncel filmleri beğendiğim için best films of 2016 gibi aramalar yapıp senelik listelere bakıyorum ya da öyle senelik listeler görüyorum dün şunu gördüm mesela letterboxd.com

- www.icheckmovies.com buraya izlediğim filmleri kaydediyorum. sonra en beğendim filmler hangi listelerde diye bakıyorum (filmin kendi sayfasına gidince hangi listelerde olduğunu gösteriyor). mesela şu listede izleyip beğendiğim çok film var www.icheckmovies.com

- konusuna göre de seçiyorum. bir ara mahkeme filmleri izliyordum hep çok sevdiğim için. lgbt insanları anlatan filmleri seviyorum daha ezber bozan daha yenilikçi ve ilginç oldukları için ve en önemlisi gerçekliği daha açık anlattıkları için.

- benzer biçimde tür yönetmen oyuncu, bunlardan birine göre seçiyorum ya da sevdiğim bir film hakkında röportaj ya da benzer şeylere bakarken referans verilen bir film olabilir

- sosyal medyada hakkında bir şey görmüş oluyorum mesela şurada okumuş olabilirim www.reddit.com ya da criticker'da ilginç bir yorum okumuşumdur yorumu yazan kişinin profilindeki filmlere bakarım hemen izlemesem de o film ismiyle bir tanıdıklık oluyor başka yerde tekrar görünce izliyorum

kendi listemi yapmıyorum anlık karar veriyorum ya da 3-4 filmlik mini liste yapıyorum. o uzun listeler birikip göreve dönüşüyor yeni şeylerle karşılaşma ihtimalimi engelliyor gibi geliyor. puanlara bakmıyorum.

tavsiye film: letterboxd.com en baştaki listede gördüm bunu izlemeye niyetlendim ama henüz izlemedim. 2. tavsiye: Mad Max: Fury Road. bunu birkaç defa izledim.
0
curious mind
(10.03.22)
Film zevklerimizi yakın bulduğum bir eleştirmen var, onun yüksek puan verdiği filmlere bakıyorum.

Letterboxd'ta birçok eleştirmeni takip ediyorum, eleştirmen olmayan birçok kişi ile de takipleşiyorum. Genel olarak insanların yüksek puan verdiği filmler aklımın bir köşesinde oluyor.

Sevdiğim yönetmenlerin önerdiği filmlere bakıyorum.

They Shoot Movies, Don't They gibi iyi olduğunu düşündüğüm film listelerini takip ediyorum. Yine letterboxd'ta takip ettiğim çok liste var.

Criterion collection'daki filmlere ilgim var, bu collection'daki çoğu filmin iyi olduğunu düşünüyorum. Uzun dönemde (+10 yıl gibi bir süre) criterion collection'daki filmlerin en az yarısını izlemeyi düşünüyorum.

Film izleyeceğim zaman da aklımda birçok film olmuş oluyor bu sayede, ruh halime göre bu filmlerden birisini seçiyorum.
0
ted
(10.03.22)
(3)

İyi Hissetmek ve Hayatı Yeniden Keşfedin Kitapları Hakkında

crimson man
Bu kitapları okuyup istifade edenlere sorum. Bu ikili çok öneriliyor, sözlükte de methediliyor. Siz ne diyorsunuz? Bir de daha çok önce İyi Hissetmek, sonra diğeri okunması tavsiye ediliyor sanırım. Bana diğeri, Hayatı Yeniden Keşfedin daha cazip geldi ilk etapta. Önce onu okumam akış açısından prob
Bu kitapları okuyup istifade edenlere sorum. Bu ikili çok öneriliyor, sözlükte de methediliyor. Siz ne diyorsunuz? Bir de daha çok önce İyi Hissetmek, sonra diğeri okunması tavsiye ediliyor sanırım. Bana diğeri, Hayatı Yeniden Keşfedin daha cazip geldi ilk etapta. Önce onu okumam akış açısından problem olur mu?
0
crimson man
(22.02.22)
iyi hissetmek'i okudum, digeri hakkinda fikrim yok. bana iyi geldi, yardimci oldu. en buyuk sikintilarimla ilgili yeni perspektif kazandirdi diyebilirim. kisacasi basima kotu bir sey geldiginde "vay senin suratina sifatina mal adam gerizekali beyinsiz" deyip kendimi dipsiz kuyulara atmak yerine "hop hemsehrim dur hele" demeyi ogrenebildim gibi sanki biraz. benim acimdan her seyin 0-1 ya da siyah-beyaz olmadigini idrak edip kafaya yerlestirme konusunda faydali oldu.
0
der meister
(22.02.22)
her ikisi de bence başucu kitabıdır. zaten self helping kitapları olarak geçiyor bunlar, aslansın kaplansın on beygir gücündesin türü klişe kişisel gelişim kitapları gibi düşünmeyin.

mor bembombom'un dediği gibi doğrudan çözüm sunmaz ama çözümsüz hissettiğiniz, sadece size oluyor sandığınız, doğruluğundan emin olduğunuz ama hayatınıza zarar veren pek çok konuda size başka başka bakış açıları olabileceğini gösterirler. bu kitapları alanlara default bağlanma/amir levine-rachel heller ve akış/mihaly csikszentmihalyi de öneriyorum ben.

şu an depresyonda hissediyorsanız sanki iyi hissedin öne alınabilir. ama sürekli aynı şeyleri yaşadığınız, neden hep benim başıma geliyor dediğiniz bir evredeyseniz hayatı yeniden keşfedin ilk okunabilir. ama bu söylediklerim şart değil, içinizden geldiği gibi başlayabilirsiniz de.
0
Phoebe
(22.02.22)
der meister +1

egzersiz tabloları özellikle bence çok yararlı (kendiniz yaptığınız zaman tabii). şunun gibi mesela imgur.com
0
curious mind
(22.02.22)
(2)

türk telekom şikayet

pikap
bir iki haftadir internetimiz yok. musteri hizmetlerini aradigimizda mart ayinin sonunda geleceklerini soyluyolar. kablomuz kopmustu. kofra takmaya geleceklermis. bu islemin bu kadar uzun sürmesi normal midir yoksa surunduruyolar mi? internet artik çerezlik bi ihtiyaç değil milyon tane isimiz oluyor
bir iki haftadir internetimiz yok. musteri hizmetlerini aradigimizda mart ayinin sonunda geleceklerini soyluyolar. kablomuz kopmustu. kofra takmaya geleceklermis. bu islemin bu kadar uzun sürmesi normal midir yoksa surunduruyolar mi? internet artik çerezlik bi ihtiyaç değil milyon tane isimiz oluyor işten de kovulmuşum kendim paket satin alsam haftada 80 90 lira pisi pisine ona mi harcayacagim. issizlik maasim bi seyim de yok. şikayet etsen nereye sikayet edecegiz onu da bilmiyorum. sikayet edilir de kisa surede cozulmesine katkisi olur mu bilmiyorum.

iş basvurusunda bile bulunamiyorum ya. bu ne rezalettir.
0
pikap
(10.02.22)
kofra ne alaka anlamadim. Elektrik tesisati degil ki?

Kopan ic tesisattaysa siz onartacaksiniz. Yoldaki dagitim kablosu koptuysa Telekom onaracak. Kullanamadiginiz sureyi faturalarlar ise BTK'ya sikayet edebilirsiniz.

Anlamadigim su, yol kablosu kopsa etkilenen is yerleri vb de oldugundan cok cabuk tamir ediliyor. Sorunuz acik degil.
0
darkrocq
(10.02.22)
birkaç hafta önce biz de böyle bir şey yaşadık ama bu kadar uzun sürmedi yanılmıyorsam on gün sonra geldi. 1.5 ay çok uzun bir süre. şikayet edebileceğiniz her yerden şikayet edin. btk'ya şikayet edin ve sosyal medyadan sesinizi duyurmaya çalışın. müşteri hizmetlerini aradığınızda interneti iptal edeceğinizi hatta dava açabileceğinizi söyleyin. ama sosyal medya etkili oluyor. twitterla sonuç alındığını gördüm. taahhüt anlaşması varsa tüketici hakem heyetine verip fark ödemeden iptal edilebiliyor diye bir şey okumuştum ama çok emin değilim o da araştırılabilir. diğer firmalarla görüşüp iptal etmeyi düşündüm ben ama gerek kalmadı.

sorunu açık söylemeyebiliyorlar. bizim apartmanda diğer dairelerde yokken onlara ayrı bize ayrı sebep söylüyorlardı. komşulara sorabiliyorsanız sorun.

kablo koptu diye 1.5 ay internetin gitmesi çok saçma bir şey. bir yandan müşteri hizmetlerini sıkıştırın öte yandan diğer kanallarla şikayet edip hakkınızı arayın. müşteri hizmetlerinde şikayet kaydınız olsun mutlaka iki gün içinde(?) çözmek zorundalar, bu tarihleri de kaydedin. kayıt siliniyorsa iki gün sonra, yeniden kayıt açtırın.

faturada internet veremedikleri günlerin ücretini almıyorlar ama sonuçta biz o parayla gidip aynı hizmeti alamadığımız için hiçbir şey ifade etmiyor.
0
curious mind
(10.02.22)
(2)

Başlığı bulamayan arkadaşa yardım (ingilizce)

üşüdüm üstümü örtsene hande
“Pandemi sürecinde hemodiyaliz hastalarının yaşadıkları covid-19 korkusu ve psikososyal uyumlarının değerlendirilmesi”A) the evaluation of the fear of covid 19 that hemodialysis patients experience and their paycosocial adaptations during the pandemicB) evaluation of the covid 19 fear and psychosoci
“Pandemi sürecinde hemodiyaliz hastalarının yaşadıkları covid-19 korkusu ve psikososyal uyumlarının değerlendirilmesi”

A) the evaluation of the fear of covid 19 that hemodialysis patients experience and their paycosocial adaptations during the pandemic

B) evaluation of the covid 19 fear and psychosocial adaptations experienced by hemodialysis patients during the pandemic process

C) önerileriniz

Teşekkür ettik.
0
üşüdüm üstümü örtsene hande
(05.02.22)
b ama sonunda process e gerek yok direkt pandemic olabilir
0
robokot
(05.02.22)
evaluation of fear and psychosocial adaptations of/in hemodialysis patients during the covid 19 pandemic

zaten korkunun pandemiden kaynaklandığı böyle de anlaşılıyor diye düşünüyorum. 2. "of" yerine "in" de olabilir belki ama scholardan bakmak lazım şu tarz aramalarla "fear cancer patients" mesela şöyle bir şey varmış "[KİTAP] Mutuality of fate: Adaptation and psychological distress in cancer patients and their partners."

bu şekilde adaptation ve feardan sonra hangi preposition'lar kullanılmış onlara bakabilirsiniz. bir de makalenin ulaştığı ilginç bir sonuç varsa burdaki gibi başa yazılması daha ilgi çekici yapabilir. gerçi bilmiyorum ordaki sonuç mu ya da başka bir şey mi. öyle tahmin ettim.
0
curious mind
(05.02.22)
(11)

Hiç kitap okumaksızın, saf yetenekle yazar, şair olunur mu?

psmstc
Yetenek ve edebi birikim iyi yazın üretmede ne kadar ağırlıkta etkilidir?
Yetenek ve edebi birikim iyi yazın üretmede ne kadar ağırlıkta etkilidir?
0
psmstc
(03.02.22)
Zihinsel olarak bir yazar şair olabilirsin ama pratikte yazmak için okumak gerekir diye düşünüyorum. Yetenek pratiğe dökmeden anlamsızdır. Ressamın hiç resim yapmadan da gözlemi, iç görüşü vardır elbette ama bunu tuvale hiç dökmeden nasıl yansıtacak?
0
olaylar olaylar
(03.02.22)
Aşık Veysel okumuş mu, bilmiom
0
abuzer
(03.02.22)
kitap okumak modern dönemin bir beslenme biçimiyse, ne ile beslendiğinize bakın.
yazarlar/eleştirmenler/okurlar çevresinde misiniz? günlük rutin ne yapıyorsunuz? düzenli yazıyor musunuz? düşünüyor musunuz?(gerçek anlamda)
durmadan okumak ya da durmadan dinlemek yazar yapmaz. kavram, olay ya da duyguları anlamak/sindirmek gerekir.

sorunuza cevap: kitap okuyarak da okumayarak da yazar olunmaz. yazarlık ile kitap okumanın bağı zannedilen kadar kuvvetli değil.
0
ykyt
(03.02.22)
bu ne yazdığına göre değişir. oyun yazıyorsa/yazmak istiyorsa zaten hayatın içindeyse gördüğü olaylardan etkilenebilir ve motive olabilir. onlardan aldığı parçaları karıştırıp birleştirerek yazabilir. bir yaratıcı üretim yapmak için istemesi lazım öncelikle. bu istek nasıl ve neyle ortaya çıktı, bunun genellikle başkalarının üretimlerini görerek ve onlardan etkilenerek ortaya çıktığını düşünüyorum. kişinin ilham aldığı etkilendiği şeyler ne ise kendi işinde de onlar ortaya çıkar. şiir okumayan birinin şiir yazmak istemesi roman okumayan birinin roman yazmak istemesi bana çok ikna edici gelmiyor.

"yazar olmak istemek"le roman/öykü/vb yazmak istemek aynı şey değil. birincisi unvan prestij ünlü olma isteği gibi şeylerle ilgili gibi geliyor bana.

yetenek fikri bir şey üretmek isteyen kişinin arkada bırakması gereken bir şey bence. kontrol edemeyeceği bir şey sonuçta. yapıp yapamayacağı ve yaparken keyif alıp alamayacağını deneyip görmekten başka yolu yok. ve bir noktada bu denemeyi yapmak için kimsenin ona izin veremeyeceğini kabul etmesi lazım.

bir de bu işin diğer insanlar tarafından tanınma boyutu var. her gün bir paragraf günlük yazıp kendime yazar diyebilirim. ya da herhangi bir insanın bir şeyler yazması ve yazar kimliğiyle kendini tanımlamasında herhangi bir sorun yok bence. ama başkalarıyla bunu paylaştığımda bana yalancı dememeleri için ortaya kabul edilebilir bir şey koymam lazım. bu da genelde düzenli olarak üretim yapmakla ve bu üretimden benim aşağı yukarı memnun olmamla ilgili. nitelik her zaman tartışılabilir bir şey.
0
curious mind
(03.02.22)
Olunmaz. Edebi birikimi olmayan kişi o günün şartlarında edebi bir eser ortaya koyamaz. Yazacağı şeyler ancak güzel kafiyeli bir şiir olur ama sönük kalır. Öykü/roman yazsa, akıcılığını ve etkili anlatımı kotaramaz.
Aşık Veysel bile mesela sözlü gelenekten gelir ve kendisinden önce gelen ozanlardan etkilenmiştir. O da benzer şekilde bağlamayla sözlü eserler vermiştir.
0
Flaneur
(03.02.22)
Günlük hayatta kullanılan kelime sayısı Edebiyatın ihtiyaç duyduğu kelime sayısına kıyasla çok azdır. Bir insan bildiği kelime sayısıyla düşünür ve anlatır. Bunun sığlğı ve derinliği bilinen ve kullanılan kelime sayısıyla ölçülür ki bu da ancak çok okumakla iyileştirilebilir.
0
Mirket
(03.02.22)
Olunmaz. Neden olunmaz? Çünkü edebiyat bir kültürdür, eğer saf betimleme yeteneğiyle bu alana girersen mağara duvarlarına resim yapan yetenekli paleolitik dönem insanından farkın olmaz.

Bir filolog olarak en azından Homeros'dan itibaren ne var ne yok okumadan bir insanın edebiyatçı olmakla uğraşmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu da epey bir okuma, yıllar sürecek bir eğitim demek. Eski Yunan edebiyatını, Bizans da dahil Roma edebiyatını, bunların Ortaçağ'daki sürekliliklerini, Hristiyan edebiyatı ve Kutsal Kitap da dahil olmak üzere yutacak bu kişi. Oradan modern zamanlara geçecek. Tabi bu örnek sadece batılı edebiyat için geçerli. Diğer kültürel alanlarda diğer dinamikler devreye giriyor.
0
Kayzer1919
(03.02.22)
Bence okumakla yazmak birbirinden bağımsız şeyler.

Yani "okumadan yazılmaz" desek, okuyanın yazabileceğini ima etmiş oluruz. Halbuki hiçbir şey okuyarak, izleyerek, dinleyerek öğrenilmez. Deneyip, feedback alıp, mesai harcayarak olur.

Konu edebiyat olunca biraz garip gibi duruyor ama şöyle düşün, sadece okuyarak ya da izleyerek iyi bir duvar ustası da olamazsın, gidip taşları üst üste koymaya başlaman lazım. Duvar yıkılıyorsa yanlış yapıyorsun demektir. Ustan olursa hızlı ilerlersin.

Şiirde durumun farklı olması için bir sebep göremiyorum.
0
plutongezegendegilmi
(03.02.22)
@cosmic+1
Görüyorum ve arttırıyorum. Değil yeteneğe reklama bile gerek yok. Amaç yazar olmaksa gider parasını verip kendi kitabını bastirirsin olur biter.
0
j r r tolkien hayrani
(03.02.22)
bence olmaz. başkalarının bu işi nasıl yaptığını görüp daha iyisini yapmaya çalışacaksınız. bir şeyi daha önce kimsenin anlatmadığı gibi anlatmaya çalışacaksınız.
0
co2s2
(03.02.22)
Şarkı sözünü de şiir klasmanına sokarsak Yıldız Tilbe ilkokul mezunu ve gayet de yazmış. Mesela kış güneşi, bence gayet iyi şiir olsaydı bile.
0
marla is in my head
(04.02.22)
(8)

Yabanci dil ogrenmek icin kendi sozlugunu olusturma app i

kismisolungac
Bir yabanci dil ogrenirken ogrendigim kelimeleri ve anlamlarini biriktirmek istiyorum.Hani okulda wordbook yapardik kendimize, deftere ogrendigimiz kelimeleri ve anlamlari yazardik.Boyle ucretsiz bir uygulama bilen var mi?
Bir yabanci dil ogrenirken ogrendigim kelimeleri ve anlamlarini biriktirmek istiyorum.
Hani okulda wordbook yapardik kendimize, deftere ogrendigimiz kelimeleri ve anlamlari yazardik.
Boyle ucretsiz bir uygulama bilen var mi?
0
kismisolungac
(01.02.22)
excel?
0
archmage mahmut
(01.02.22)
@archmage telefonda liste olarak tutmak istedim. Heryerde ulasilabilir.
Ek olarak; memoword diye bi uygulama buldum fena degil ama onerilere acigim.
0
🌸kismisolungac
(01.02.22)
quizlet vs. olabilir. ancak oxford advanced learners dictionary'nin uygulaması var. 100 lira gibi yıllık bir ücreti var. klasör yapıp kendin kelimeleri o klasöre ekliyorsun. ben kullanıyorum. düzenli olarak tekrar ediyorum. ancak türkçe karşılığını yazamıyorsun onun için başka bir dosyada liste yapabilirsin ama bence direkt türkçesini yazmaktan daha faydalı. çünkü tekrar ederken hem telafuzunu tekrar edebiliyorsun hem de örnek cümleleri okuyabiliyorsun.

edit : tek sıkıntısı uygulamayı silip tekrar yüklersen eğer, telefona format atarsan o yüzlerce kelimeyi tekrar klasörlemen gerekiyor.
0
black mamba
(01.02.22)
Evernote uygulamasında tutuyorum. Daha doğrusu Evernote'da Excel gömülü. Açıp yazıyorum oraya. Gerektiğinde her tarafta ulaşabilirsiniz.
0
put it in your appropriate place
(01.02.22)
Ankidroid
0
contact us
(01.02.22)
anki +1
0
curious mind
(01.02.22)
Quizlet ya da Memrise
0
but that was just a dream
(01.02.22)
Tureng Kelime defteri. Oxfordun seviyelere göre kelime lsitesi yüklü geliyor
0
kaset
(01.02.22)
(6)

Bilgisayarların geleceği

dissendium
Merak ettiğim bir konu var. Android telefonlar birçok şeyi kasmadan yapıyor. Ama bilgisayarda bazen kasma yaşanıyor. Örnek olarak Microsoft Teams neden bilmiyorum ama performans olarak çok kötü. Ne hızlı açılıyor, ne hızlı kapanıyor. Bunların bilgisayardaki donanıma bağlı olduğunu biliyorum tabii ki
Merak ettiğim bir konu var. Android telefonlar birçok şeyi kasmadan yapıyor. Ama bilgisayarda bazen kasma yaşanıyor. Örnek olarak Microsoft Teams neden bilmiyorum ama performans olarak çok kötü. Ne hızlı açılıyor, ne hızlı kapanıyor. Bunların bilgisayardaki donanıma bağlı olduğunu biliyorum tabii ki ama sanki Android yağ gibi akıyorken Microsoft biraz çağ dışı gelmeye başladı. Android'de iki dokunuşla uygulama kaldırıyorsun ama Microsoft'ta Denetim Masası'na gidiyorsun falan. Bilgisayarlar için de Android gibi daha basit, daha hızlı bir işletim sistemi geliştirilecek mi gelecekte?
0
dissendium
(01.02.22)
illa ki son kullanıcı için daha optimize değişiklikler olacaktır ama bilgisayar bir telefona kıyasla çok daha komplike bir işlem portföyüne sahip. ondan çok da uçup kaçacağını düşünmüyorum kullanım açısından. aynı işletim sisteminde program da yazabiliyorsunuz, grafik de tasarlayabiliyorsunuz, oyun da oynayabiliyorsunuz, oyun da yazabiliyorsunuz. anlatabildim mi?

bilgisayarınızın parçaları da bunda etkili olabilir bu arada. benim ofiste kullandığım laptop dediğiniz gibiyken, evde kullandığım yağ gibi akıyor mesela :) çünkü içerdiği donanımlar itibariyle dağlar var. sizin bilgisayarınızda da bu problem olabilir.

mac os falan da öyle yağ gibi akar ama işte her şey yoktur o tarafta. kullanım alanını sınırladıkça daha hızlandırabiliyorsunuz bazı şeyleri. aynı mevzu ios/android'de de var. android'de her şekil ios'tan bir tık yavaş kalacaktır çünkü uygulama çeşitliliği daha fazla.

windows alanında en geniş hizmet veren işletim sistemi. bu yüzden de hep en hantal olarak kalacak. kalmak zorunda.

he siz derseniz ki bana macos'un yaptığı işler yeterli geliyor. telefona benzer bir kullanım kolaylığı arıyorsanız arkadaşın dediği gibi mac os kullanabilirsiniz.
0
syozkn
(01.02.22)
Aslında android'de yağ gibi akıyor kısmı çok doğru değil. Şu an elimizdeki telefonlar birkaç sene önceki bilgisayarların ram kapasitesine ve başka özelliklerine sahip. Ama bu özelliklere sahip(tamamen aynısı olmasa da) win pc ile daha çok şey yapabilirken, şu aşamada telefonlarla hala çok büyük işleri yapamazsınız. Windows çok daha kompleks bir sistem.

"Android'de iki dokunuşla uygulama kaldırıyorsun ama Microsoft'ta Denetim Masası'na gidiyorsun falan." mesela ben bunu istemem.

Geliştirilir elbette ve gelişiyor da zaten. Ancak donanım çok önemli.

İşin uzmanı da değilim, bence durum böyle.
0
sevilen progressive türkücü
(01.02.22)
tabletler, chrome os ya da bazı linux dağıtımları olabilir. linux'da da android'de olduğu gibi (play store gibi) paket yöneticisi var.
0
curious mind
(01.02.22)
herhangi bir elektronik alışveriş sitesine girin, orada anakart, işlemci, ekran kartı, ses kartı, ssd, ağ kartı, klavye, mouse gibi kategorileri bir sekmeye açın. windows burada listelenen her donanımla sorunsuz biçimde çalışmak zorunda. en alt seviye işlemciyi takan kişi de kullanabilmeli, en üst seviye takan da. piyasaya çıkan her yeni donanım (nvidia/amd/intel tarafından) desteklenmek zorunda.

bu zorundalık sadece şu an için değil, aynı zamanda geriye dönük de olmak zorunda. eski nesil kartlar, işlemcilerde de çalışabilmeli.

macos ve verdiğiniz örnek özelinde android belli bir donanımda çalışmak üzere tasarlanan ve buna göre optimize edilen işletim sistemleri. kafanıza göre anakart değiştireyim, ekran kartı modelini farklı alayım deme şansınız yok. dolayısıyla belli parçalara yönelik daha hızlı bir işletim sistemi ortaya çıkartabiliyorsunuz.
0
sarahkerrigan
(01.02.22)
Bilgisayarların bahsettiğiniz basitliğe sahip olması demek işlevini kaybedip adeta bir iPad olması demek.
0
eksisozlukokuryazari
(01.02.22)
işte tam da o yüzden pc satışları yerini tablet ve telefon gibi mobil cihazlara bırakıyor. ileride mecbur olanlar hariç kimsenin tablet varken koca pcyi kullanacağını sanmıyorum standart webde gezme vs gibi işlemler için.
0
roket adam
(01.02.22)
(18)

Ot gibi yasamayalim derken hayatimizi mi zorlastiriyoruz?

karanlik yanim
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantr
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.

Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantrasyon ve öz disiplin gerektiriyor. Dolayisiyla enerjimin büyük kismini buraya veriyorum. Fakat ot gibi yasamamaya kararli oldugum icin bunun yaninda bir de sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum.

Yani böyle listeleyince cok gibi görünebilir ama aslinda cogumuzun istedigi standart seyler. Fakat kendim icin sectigim kariyerle celisiyor gibi geliyor, cünkü isimde mutsuz ve yetersiz hissediyorum kendimi. Yetisemiyorum yapmam gereken islere, ya da hep son dakika. Is arkadaslarim benim gözümde ot gibi yasiyorlar (laf etmek icin söylemiyorum, tespit yapiyoum) ama belki de dogrusunu yapiyorlar. Bu bahsedecegim kisiler islerinde basarililar ve bundan son derece tatmin oluyorlar ve islerinde mutlular. Bunun disinda baska bir seye ihtiyaclari yokmus gibi. Soruyorum mesela dün aksam ne yaptin, hic bir sey, bi bölüm dizi izledim sonra sizmisim. Spor? Yok, ayda 1-2 kosuya ciksam yetiyor. Yemek? Disardan söyledim. Haftasonu ne yaptin? Sosyallik? Iste kiz/erkek arkadasimla takiliyoruz, hep ayni. Ee baska ne yaptin? Iste bugünkü toplantiya hazirlandim, su raporlari okudum, yazdim vs. Toplantida zipkin gibiler, raporlar, sunumlar zehir gibi, basarililar, tatmin oluyolar. Basit bir formülde yasiyorlar yani aslinda. Anlamli bir kariyer secmisler, bundan tatmin oluyorlar ve kolay kolay baska bir seyin bunun önüne gecmesine izin vermiyorlar. Ha sonra gidip en kralindan tatili de yapiyorlar, ama iste gündelik yasamlarini cok basit tutuyorlar. Ben cok karmasik yasiyorum ve hem is yasaminda hem de is disinda kendime cok fazla yük yüklemisim gibi bir halim var. Oturup ise odaklansam hayati kaciriyorum ot gibi oldum diye üzülüyorum. Diger türlü olunca isime öncelik vermem gerekiyor diye gözüm arkada kaliyor, yaptigim is disi aktivitelerden de tatmin olamiyorum. Böyle garip bir kisir döngü. Var mi benzer seyler yasayanlariniz? Caresi ne? Caresi belli aslinda iste ama biraz dert yanayim dedim :)
0
karanlik yanim
(20.01.22)
Yazdıklarınızın hepsini okudum ve ekleyecek bir şey bulamadım. Çok haklısınız.
0
aeroknight
(20.01.22)
Türkiye'de idealizm daima kaybettirir. Süper işler yapacağım diye özel sektöre girenlerin hepsi bitik, erken yaşta kronik hastalıklara yakalanıyorlar ve ölüyorlar. Dediklerinizin maddi karşılığı falan yok. Kimse de size aferin demez. Birilerini zengin ediyorsunuz işte.

zaman>para. eğer yaptığınız işten zamanı satın alacak kadar para kazanmıyorsanız idealizm gereksiz. sizin yemeğinizi ve işlerinizi birinin yapması gerekir. Bunu satın alabilmeniz gerekir.
0
garylineker
(20.01.22)
ay gerçekten zorlamamak lazım.
sizi okurken yoruldum.

arkadaşlarınızın hayatı daha makbul benim için. dizi yerine kitap, sporu da biraz daha sık yapıp düzenli ev yemeği yemek, düzenli yaşam, arada ufak tefek seyahatler ve tiyatro-sinema, bitti gitti. öyle her an çeşit çeşit arkadaşa, aktiviteye zaman ayırırsam kendimle ilgilenemem, evi de ... götürür :) pilim de biter.

sağlığınıza dikkat ediyorsunuzdur umarım.
0
adse
(20.01.22)
aslında bu neye benziyor biliyor musunuz? hem ergen-genç, hem de yetişkin/olgun yaşamı sürmeye çalışmaya benziyor. gençken(üni bitene kadar olan dönem) sosyal olabiliyoruz. çünkü para kazanma kaygısı olmuyor. gez, toz, ye iç, sinemaya tiyatroya git, sevgilinle arkadaşlarınla takıl. vakit bol, sorumluluk yok. ancak iş hayatına başlayınca o dönem yavaş yavaş kapanıyor artık yetişkin oluyorsunuz ve birtakım sorumluluklar da yükleniyor. 8-10 saat gibi çalışma sürelerinden bahsediyoruz. bunun üzerine işe hazırlanma süresini ve yolu da ekleyince bir günün yarısı harcanmış oluyor. 8 saat de normal uyku süresi. ee geriye ne kaldı? yemek pişir, ye, çamaşır yıka, as, bulaşık yıka, yerine koy, banyo yap, ütü yap... sana kalan resmen 1-2 saat. bu sürede de insanın bir şey yapası gelmez zaten.

problem çalışma saatleri aslında. bana hiç insani gelmiyor. en iyi ihtimalle 8 saat çalışıyoruz. günde 14-15 saat bile çalışan da bir sürü insan var. zengin aileden gelmiyorsak hepimiz hergün sabahın köründe eşek gibi uyanıp işe gitmek zorundayız.

bir de bahsettiğiniz arkadaşlarınız bu tarz şeyleri düşünecek tipler değil, biz nedense kafamıza takıyoruz. rahat bir yaşam için böyle şeyleri düşünmeyip sürüye uymak gerekiyor. zaten işle birlikte evlilik ve çocuk kombosu da eklenince insan insanlıktan çıkıp robota dönüşüyor. tek çare; çalışmak zorunda olmayacağınız kadar paranızın olması :)
0
rose parks
(20.01.22)
ben de böyle hissediyorum. çevremdekiler mükemmeliyetçisin, çok kasıyorsun falan diyorlar hep. bir de ''perfect is the enemy of good'' durumu var. o bahsettiğin insanlar iyi/ortalama sonuç ile tatmin olabiliyorlar. biz de her şey mükemmel olsun diye uğraşırken yetişemiyoruz çoğu zaman dediğin gibi.
0
william morris
(20.01.22)
hayati ot gibi yasamamak demek ANLAMLI tecrubeler yasamak demek benim icin. senin tanimin daha cok "hayatini dolu yasadigini dusundugum kisilerin yaptigi seyleri kopyalamak" gibi tinladi bana, kendin icin de anlamli bulmuyorsun yaptiklarini ve tatmin olmuyorsun. bunu da suni olarak devam ettirmek zulum geliyor haliyle.

kendince gercekten anlamli buldugun bir sey yaparsan (isinin yaninda bile olabilir yani is degistir demiyorum) mutlu olursun bence. baya da sadelesmis olur hayatin.
0
robokot
(20.01.22)
"Hayati ot gibi yasamayayim derken"

Birilerinin sana baski yapmasina izin verme, zirada sozkonusu durum o sekilde. Buradaki "ot" standardini kim koymus? Kendi hayatindan kendin sorumlusun. Kitap okumak istiyorsan oku. Ayda 1 degil, 5 kitap okusan bile kimse "ooo ot gibi yasamayan, anlamli yasayan klas insan geciyor" diye parmakla gostermeyecek zaten. Dolayisiyla sonu basi belli olmayan bir hamster kosusu bu. Takilma yani.
0
hot potato
(20.01.22)
seni anlıyorum ve tamamen aynı düşünüyorum

bence iş hayatı ve kariyer peşinde koşmak ömrü heba eden aptalca bir şey.
o unvanlar, karizmatik linkedin profilleri falan kölelik tasması gibi.

ömür geçip gidiyor senin de yazdıgın gibi hiç bir şey yapılmıyor.
0
dafuq
(20.01.22)
Çok haklısınız. Zaman zaman durup yarın ölmeyeceğim ne malum neden ot gibi yaşayıp keyfime bakmıyorum diye ben de düşünüyorum. Ama o ot gibi yaşama olayına girince de mutlu olmam bence. Mutluluk otluk ya da ot olmamakla alakalı değil. Esas nokta bu. Ama katılıyorum size. Ve motive olmakta cok zorlanıyorum +1

Bu şey başlığı işte. Memur olup sıradan bir hayatla ölüp gitmek.

Biraz da kendini kabulle alakalı sanırım. Öz kabul.
0
westblack
(20.01.22)
Dediginiz sey bu zamanin sorunu, hem de alan farki olmadan.

Ornegin akademide interdisipliner calismalisiniz. Bir tarihci bir ton alandan bilgiye sahip olmali. Hem alaninda cok ilerleyeceksin, hem de bircok alanin bilgisine hakim olacaksin. Böyle bir sey olabilir mi? Bunun korkusu altinda ezilip kalan cok.

Modern insan da oyle. Spor yapmali, kendini buldugu ve ileriye goturdugu bir hobisi olmali, iyi beslenmeli; iyi bir sosyal cevresi olmali; isinde ilerlemeli vs. vs...

Bu isin bir dogrusu yok. Kimin nereden tatmin olduguna bakip, karsilastirma yapma cok saglikli degil. Siz onlardan ustun degilsiniz. Onlar da sizden ustun degil.

Ne yapmak istiyorsunuz? Cok dolu bir gun sizi tatmin ediyor mu? Etmiyorsa, sadece bu "yarista" one gecmek icin mi acaba bu kadar cok sey yapma telasindasiniz?

Isim bittiginde, bana zevk vermeyen yerde yokum. Her yerde olamam. Siz de olamazsiniz. Eskiden ates icinde yatarken sosyallesmeye calisiyordum, etkinlik kacsin istemiyordum. Bunun telasini sanirim 20lerin ortasinda biraktim. Caresi telas halinden cikmaniz. Zorlamayin. Size recete ile verilmis seyleri yapmak yerine, size haz veren seylerin pesinden kosun. Yemek yapmak hobiniz ise o alanda derinlesin. Ama buna vakit harcarken, ayni zamanda 3 spor dalinda ilerleyemeyebilirsiniz. Bircok alanda ortalama olmayi da kabul edin.
0
buf-e kür
(20.01.22)
"sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum."

bunları yapmak kısa vadede de keyifli değil mi? sağlık, beslenme bir de sosyalleşme dışındaki şeyleri keyif vermediği için bırakırsanız ot gibi yaşıyor olmazsınız.
0
curious mind
(20.01.22)
mukemmel olmaya calisiyosunuz ve korktugunuz profil olmamak icin biraz zorluyosunuz. ben de cok boyle davrandim biraz isle tatmin olmamaktan da kaynaklaniyor bence. ben isten sonra yorgunluktan ölurken bi seyler de yapmaya calisinca cok daha yoruluykrum zorlama olunca. ama ayda yilda bir yapinca dinlenmis, stres atmis hissediyorum. kisisel bakim disinda arada gundemden uzak kalmak, sosyal olmamak o kadar iyi geldi ki. kendime daha alakasiz bi gundem yapip tek basina takilmak daha guzel hissettirdi. mutfakla arasi olan biri degilim durduk yere butun izin gunumu mutfakta tatli yaparak gecirince guzel oluyor. ne saat kaygim ne yapilacaklae listesi var tek 1 is. veya bi besteyi calmaya calisiyorum butun gun tek amacim bu belki aksam yuruyus market vs. naptin denince evdeyim diyorum hicbi sey yapmiyomus gibi ama saate bakmadan gunu bitirmek, listesiz o kadar guzel ki. vizyonsuzluk hissine kapilmadikca, sıkıştırılmış hizli hayata mola vermek iyi

zaman obsesifligi diyebilir miyiz cok sey yapma istegi? umarim ornekle saptirmamisimdir konuyu.
0
ala09
(20.01.22)
Hayatınız güzel böyle bakılınca. Ben bahsettiklerinizin çoğunu yap(a)mayan, ve işyüküne de anca yetişebilen versiyonuyum :)
O gün dinlenmiş uyanıp, kendime bir-iki kahve yapıp, sevdiğim temel şeyleri yerine getirince mutlu sayıyorum kendimi.
Netflix falan zaten muhteşem şeyler :)

Bence güzel ve biraz "lüks" bir "kısırdöngü", seçenekleri optimize etmek tamamen size bağlı, tadını çıkarın :)
0
dreamnesiac
(21.01.22)
yaşamak sancılı bir süreç; dünya bok gibi bir yer, insan olmak bok gibi bir deneyim. Onca koşuşturma, hedef, tatmin sağlama araçları; hepsi bu bok gibiliği kapatmak için çırpınışlarımız. Bunun farkına vardıkça daha çok çırpınmaya başlıyorsun. O kocaman boşluğu, anlamsızlığı doldurmak için çabalıyorsun ve hiçbir zaman yeterli olmuyor.

Bununla baş edemezsin. Bazı insanlar gözlerini buna kapatıp, belirli şeylere konsantrasyon sağlayıp önlerine bakabiliyor. Bazıları ise durup nefes aldıkları anda o boktanlıkla yüz gelip dehşete kapılıyor, sonrasında ise bundan kaçmak için bir şeylere tutunmaya çalışıyor.

Bunun kurtuluşu yok, ne yaparsan yap huzura eremeyecek, kendi küçük dünyanda kalmakta başarılı olamayacaksın. Bunun tek yolu kendini kandırmayı başarmak, bir şeyleri fark etmemeye, etsen de görmezden gelmeye çalışmak. Şu anda hayatının bu noktasında değilsin, olabilir misin onu da bilemem.

Çaresi var ama reçetesi yok, şunu yap böyle bak şöyle düşün ile olacak iş değil. Belki de ilk adım bunları kabullenmek midir diye düşünüyorum; belki, bir umut..
0
Bruce
(21.01.22)
bu insanların ot gibi yaşadığına nereden kanaat getirdiniz? insanlar andan zevk alıyor olabilir. bir bölüm dizi izler sızar ama huzuru vardur, mutludur, stres yoktur.

sizin ot gibi yaşamayayım diye verdiğiniz çaba sizi diğerlerinden üstün kılmıyor aksine yoruyor.
0
Hallegadola
(21.01.22)
tamamen benim ideal bulduğum yaşam biçimini anlatmışsınız ve işin kötüsü bunların hepsini düşünüp hiçbir şey yapamamak, sonunda yetersiz hissedip hiçbirini isteyemez hale gelmek ile sonuçlandı benim serüvenim. bu sabah bunları düşünürken aklıma Turgut Uyar'ın Terziler Geldiler şiiri geldi: her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

Madem bunların hepsini yapmak beni hepsinde başarısız kılıyor sadece hayati olanlara odaklanayım dedim sonunda. Yapmam gereken iş ve vücudumun ihtiyacı olan kadar hareket.

Diğer konularda da ben beceremedim ama izlediğim onlarca zaman yönetimi vb. videolarından ve okuduğum kitaplardan çıkardığım sonuç: alışkanlıklar işleri kolaylaştırır. bunun üzerine cumartesi akşamlarını film akşamı olarak belirledim. Haftada bir film izlemek yılda 52 film izlemek demek oluyor. Bu kadar kültür bana yeter. Haftada 2 günü boş zamanlarımı sadece kitap okumaya vererek bu konuda da bir kademe atlayabilirim. tik... Aralara da sosyal aktivite atarsam fena olmaz. Şimdilik bu plan emekleme aşamasında ama şu ruh halimi atlatabilirsem düzene koyabileceğime inanıyorum. Tek bir gün içerisinde her şeye yetişmeye çalışmak beni hepsinde başarısız yapıyor, tek cephede savaşmak gerek.

Şu an düzeninden memnun olduğum tek bir şey var: sağlıklı beslenme. Bu konuda gerçek bir guruyumdur, içlerinde en kolayı bu bence. Buharda haşlanmış sebze ve fırında pişirilmiş tavuk/balık ile besleniyorum sadece. Bir de salata. Bunların hepsi de çok kısa zaman alıyor. Eti al fırın poşetine koy ya da direkt kağıda koyup fırınla, kendi kendine pişsin. Haşlanmış sebze de öyle, yıka ve buharın üstüne bırak, kapağını kapatınca karıştırmaya bile gerek olmuyor. Tik... Bunların yanına bazen salata bazen bulgur pilavı yapıyorum bunlar da yarım saatlik basit yemekler.
0
Mossy
(21.01.22)
Hocam işini hobin haline getirirsen hobine vakit kalmaz. Yani en azından TR koşullarında bu böyle. Ama bence şöyle olması makul. işe yeni giren biri her halukarda adaptasyon sorunu yaşıyor. 3 sene filan dişini sıkarsa, sonra iyi seviyeye geldiğinde hem işinde iyi olur hem de sosyalleşebilir. şimdi burada risk şu: 3 sene dişini sıkan o durumu normalleştiriyor ve ot gibi hayatı sadece iş olan birine dönüşebiliyor. Bu noktada dikkat etmek gerek.
0
lcha
(21.01.22)
bence çok doğru yoldasın, koç burcu falansın heralde. bana sorsan şu an hayalim bu anlattığın hayatı yaşamak fakat tek farkla, yaşarken yaptığım her aktivitede bu beni mutlu etti mi etmedi mi diye sorgulayıp kendime o anda yok ya bunu yapmayayım deme hakkı vererek.

nitekim senin yaşadığının tam tersi bir deneyim yaşadım ve artık hayatta sevmediğim şeyleri yapmayı bırakıyorum dedim, işi bıraktım, arkadaslarımın coguyla gorusmeyı bıraktıgım, sevmedıgım mekanlara gıtmeyı bıraktım. gunun sonunda gittikçe asosyallasan bır hayatım oldu bır senede şu anlattıklarının yarısına enerjim yok gibi hissediyorum ama bir yandan eskisinden mutluyum.

kısacası ne benimki ne seninki dengede olan. ben sevdigim seyleri bulup tek tek eklemeye calısmalıyım, sen de sevmediklerini tek tek çıkarmayı orta yerde buluşuruz
0
kurcalamabozarsin
(22.01.22)
(7)

İngilizce kelime öğrenme

dissendium
Durumumu kısaca açıklayayım. Var olan kelime bilgimin üstüne bol bol BBC okumayla bayağı kelime ekledim. Artık BBC okuyunca bir yazıda belki 2 3 tane bilmediğim kelime çıkıyor. Bazılarında hiç çıkmıyor. Eskisi kadar verim alamadığımı fark ettim. Zaten BBC yazıları çok ileri düzey olmuyor genelde. Be
Durumumu kısaca açıklayayım. Var olan kelime bilgimin üstüne bol bol BBC okumayla bayağı kelime ekledim. Artık BBC okuyunca bir yazıda belki 2 3 tane bilmediğim kelime çıkıyor. Bazılarında hiç çıkmıyor. Eskisi kadar verim alamadığımı fark ettim. Zaten BBC yazıları çok ileri düzey olmuyor genelde. Ben bu durumda kelime öğrenmeye ne şekilde devam edebilirim? Dizi seçenek dışı. Kelimelere, cümlelere odaklanınca diziye odaklanamıyorum. Aklıma iki seçenek geliyor. Sürekli dinleyebileceğim radyo ve kitap. Ama kitabın da basit olmaması lazım. Çok edebî de olmaması lazım. Seviyemi bir adım öteye taşıyacak hangi kitapları önerirsiniz?
0
dissendium
(20.01.22)
Anki veya quizlet tarzı tekrarlı öğrenme metoduna dayanan uygulamalar kullanabilirsiniz.Şahsen Ankiyi,kendi öğrenme kartlarınızı kendiniz oluşturarak, kullanmanızı tavsiye ederim.
0
arenas
(20.01.22)
Tureng Kelime Defteri uygulamasındaki hazır Oxford listelerine bakın
0
kaset
(20.01.22)
@kaset, o şekilde ezber istemiyorum. Yazı içinde öğrenmek istiyorum.
0
🌸dissendium
(20.01.22)
@dissendium Simple Wiki basit kaçar sanırım. En son Sally Rooney kitapları okudum, ona bakabilirsiniz. E-kitap olarak güncel yazarların kitaplarını previewlerine bakarak satın alıyorum.

Psychology Today websitesi düzeyinize uygun olabilir, ben verim alıyorum. Burada bilmediğim kelimeleri Tureng Kelime Defteri’ne ekleyip sonradan çalışıyorum.
0
kaset
(20.01.22)
non fiction kitaplar olabilir şuradakiler gibi www.goodreads.com bilim kurgular da zor olmuyor "the martian" mesela. podcast olarak da şu gerçekten çok güzel www.thisamericanlife.org transkripti de var. bunun çok fazla bölümü var, babysitter ve the ghost in the machine bölümlerini dinledim en son harikaydılar.

ne sevdiğinize bağlı. en iyisi bence ilginizi çeken birkaç kitap belirleyip birkaç paragraf okuyup deneyin. young adult romanlara da bakabilirsiniz. harry potter da iyi olabilir. gerçi baştan anlamasanız da aynı kelimeler tekrar edebiliyor, bir süre sonra da alışılabiliyor. yani birkaç paragraf okumak da o kadar belirleyici olmayabilir. ama çok keyifsiz olacaksa daha basitlere dönülebilir.

non fiction için mesela bunun ilk bikaç sayfasına bakabilirsiniz buradan www.amazon.com
0
curious mind
(20.01.22)
@curious mind, Harry Potter uzun süre önce okudum. Oradan öğrendiğim çok kelime var ama ben güncel yazılar arıyorum daha çok.

Teşekkür ederim cevaplar için.
0
🌸dissendium
(20.01.22)
"Eskisi kadar verim alamadığımı fark ettim"
Bu normal bir sey, (bkz: diminishing returns) madem konumuz ingilizce.

"Zaten BBC yazıları çok ileri düzey olmuyor genelde."
Yani anlatim olarak cok allengirli olmasa da BBC gibi yerlerde kelimeler super duzgun kullanilir, cumleler olmasi gerektigi gibi duru ve yanlissiz kurulur. O yuzden "anlamadigim kelime yok, demek ki gereksiz" diye bakma, illa ki cok faydali olacaktir.

Kitap onerilerine referans olarak New York Times'ta listebasi olan kitaplara bakabilirsin. En populer kitaplar hem cok uyduruk olmaz hem de cok uclarda/agir olmaz. Harry Potter falan okumasi eglenceli olsa bile bir noktadan sonra cok sey katmayabilir. Biyografi veya guncel nonfiction faydali olacaktir.
0
hot potato
(21.01.22)
(5)

bazi seyleri ogrenememek

in vino veritas
bir konu oluyor diyelim o an aklima gelen, acip okuyorum. aradan bi zaman geciyor o okugudum, ogrendim sandigim seyi hatirlayamiyorum. ilgimi de cekiyor yani kendim merak edip bakiyorum sonucta ama yine de yok. ya da diyelim bir kelimenin dogru yazilisini ogrenmek icin bakiyorum, aradan zaman geciyo
bir konu oluyor diyelim o an aklima gelen, acip okuyorum. aradan bi zaman geciyor o okugudum, ogrendim sandigim seyi hatirlayamiyorum. ilgimi de cekiyor yani kendim merak edip bakiyorum sonucta ama yine de yok. ya da diyelim bir kelimenin dogru yazilisini ogrenmek icin bakiyorum, aradan zaman geciyor yine hatirlayamiyorum. mesela bazi ingilizce kelimeler var, anlamina defalarca bakmisimdir ama yine karsima ciktiginda yine hatirlayamiyorum. baktigimi da biliyorum daha once ama ne oldugunu hatirlamiyorum, beynim ogrenmeyi reddediyor resmen o bilgiyi. normalde hafizam cok iyidir, yuz yil once yasadigim bir olayi en kucuk detayina kadar hatirlarim mesela ama belli seyler var mumkun degil sokamiyorum aklima. belli bir konuya da baglayamiyorum cok gelisiguzel seyler bu unuttuklarim. bu sizin de yasadiginiz bir sey mi? evetse cozdunuz mu, nasil cozdunuz?
0
in vino veritas
(20.01.22)
Kafa basmiyor bence.
Ben oyle kabullendim, zamanda goreleligi her sene 1 ay kafaya takar ogrenirim.

Sonra biri sorunca hepsini unuttugumu fark ediyorum.
Halbuki zorla da ogrenmiyorum ders degil meraktan ogreniyorum.
ingilizce de ayni, reddit'de consider kelimesini gunde 100 kere gordugum halde inatla unutuyorum anlamini.
0
divit
(20.01.22)
@divit, cozumu yok oyleyse dimi :/
0
🌸in vino veritas
(20.01.22)
aynı durum bende de var
yaşadığımı unutmam, okuduğumu, çalıştığımı hatırlamam :)

ingilizce için bunu yolu basit: yazmak, cümle içinde kullanmak
garip bir şey de değil türkçe için bile google'dan bakıp doğrusunu yazıyoruz

diğer konularda çalıştığın konuyu ders anlatır gibi anlatman gerekiyor
kendine, başkasına
ve tekrar çünkü normal insanlarız
hafıza kuvvetli insanlar da unutur ama daha uzun süre
0
bir soru sorcam
(20.01.22)
e gercekten istemiyorsundur ogrenmek. yapmis olmak icin yapiyorsundur.
0
baldur2
(20.01.22)
hayatınıza katamadığınız içselleştiremediğiniz bir şeyi unutmanız gayet normal değil mi. spaced repetition gibi teknikler var, anında öğrendiğimiz bir şeyi aklımızda tutabilsek bunlara gerek kalmazdı. ayrıca öğrenme için belli şartlar var, yeni bilginin halihazırda sahip olduğunuz tecrübelere ve bilgilere nasıl entegre olduğu, o şeyi öğrenirken ne kadar özgür/aktif olduğunuz gibi. googledan bi kelimenin anlamına bakmak görece daha pasif bi yöntem, unutmak kolay. öte yandan yaşadığınız bir olay sırasında bütün duyularınız çalışıyordu bu olayın belli bi bağlamı vardı, belli bi önemi norm'dan ayrılan bir tarafı vardı. bunun aklınızda kalması doğal o yüzden. hikaye/bağlam içindeki şeyleri hatırlamak daha kolay. ve işin içine mekan girince de daha kolay (mind palace tekniği var mesela). "belli bir konuya da baglayamiyorum cok gelisiguzel seyler bu unuttuklarim." tam da bu nedenle yani önemsiz/kullanışsız şeyler oldukları için hatırlamıyorsunuz bence. mesela ingilizce sözcüklerin yazımında arada bir hata yapmak o kadar büyük problem değil. zaten resmi şeyler bilgisayarda yazılıyor spell checker ile kontrol ediliyor.
0
curious mind
(20.01.22)
(5)

Dizi Önerisi

rahip janick
Fleabag'i izledim, bayıldım, sonra crashing'i izledim, keyifliydi. Amazon ve Netflix'te benzer dizi var mı? Britanya yapımı olursa tadından yenmez. Sevdiğim diğer diziler;The Office (US), The IT Crowd, House Of Cards (2 Sezon), Better Call Saul, Utopia (UK), Dark It's Always Sunny In Philadelphia'yı
Fleabag'i izledim, bayıldım, sonra crashing'i izledim, keyifliydi. Amazon ve Netflix'te benzer dizi var mı? Britanya yapımı olursa tadından yenmez. Sevdiğim diğer diziler;

The Office (US), The IT Crowd, House Of Cards (2 Sezon), Better Call Saul, Utopia (UK), Dark

It's Always Sunny In Philadelphia'yı birkaç bölüm izleyip bayılmıştım ama amazon ya da netflix'te yok diye izlemeyi hep atlıyorum.
0
rahip janick
(14.01.22)
High Resolution'u izlemedim ama filmi güzeldi, dizisini de çok övdüler. Fleabag'imsi sanki.

Ek olarak listelediğiniz diziler bana tam uyuyor, o yüzden Mozart in the Jungle'ı sevebileceğinizi düşünüyorum.
0
aguen
(14.01.22)
fleabag, bcs ve hoc seven biri olarak end of the fucking world, the good place, mr robot ve love death and robots'u öneririm.
0
curious mind
(14.01.22)
@aguen mozart'a başlıyorum.

@curious mind, çok iyi öneriler, end of the fucking world hariç hepsini izledim. mr. robot'u çok izledim diyemem gerçi. o yüzden onu da not ediyorum. :)
0
🌸rahip janick
(14.01.22)
Ben de henüz izlemedim ama Marvelious Mrs Maisel çok övülüyor Amazon'da.
0
(14.01.22)
It crowd sever black books da sever. yapımcı aynı. arada birbirlerine ufak tefek göndermeler de var.
0
neira
(14.01.22)
(1)

github programı

black mamba
linkteki programa ihtiyacım var. ancak bu dosyalar nedir? bu linkteki programı nasıl kurabilirim? indirdim ama birçok dosya var.github.com/ethiccinema/mlrawviewer
linkteki programa ihtiyacım var. ancak bu dosyalar nedir? bu linkteki programı nasıl kurabilirim? indirdim ama birçok dosya var.

github.com/ethiccinema/mlrawviewer
0
black mamba
(14.01.22)
kurulum yok bu dosyaları kaydettikten sonra açmak istediğiniz dosyayı birlikte aç deyip mlrawviewer.py ile açmanız gerekiyor diye anladım. direk mlrawviewer.py ı açınca da tarayıcıda dosya seçmene izin veren grafik arayüz çıkıyor diyor.

fork edildiği programa bakarsanız bu bi komut istemi programıdır diyor orda bitbucket.org ama grafik arayüz (gui) da var diyor.
0
curious mind
(14.01.22)
(8)

kafeinin uykuyu kaçırmasını nasıl engellerim?

sting
kahve içmeyi çok seviyorum ama psikolojik mi bilmiyorum ama öğleden sonra 3'te içtiğim kahve bile gece 12'de yatağa gittiğim zaman uykumu kaçırıyor.kafeinsiz kahve, sabah çok erken içme dışında önerisi olan var mı acaba? kafeinin olumsuz etkilerini sonradan kaldıran bir durum veya metod?
kahve içmeyi çok seviyorum ama psikolojik mi bilmiyorum ama öğleden sonra 3'te içtiğim kahve bile gece 12'de yatağa gittiğim zaman uykumu kaçırıyor.

kafeinsiz kahve, sabah çok erken içme dışında önerisi olan var mı acaba? kafeinin olumsuz etkilerini sonradan kaldıran bir durum veya metod?
0
sting
(14.01.22)
kafein 10 saat sonra uykunu etkilemez, sisteminden neredeyse tamamen cikmis olur. psikolojik.
0
robokot
(14.01.22)
1 saat sonra süt içtin mi etki felan kalmıyor hele muz ve süt işlem tamam..
0
jamswety
(14.01.22)
öğleden sonra içtiğim kahve benim de uykumu etkiliyor.

imkan varsa spor yapmak. fiziksel yorgunluk daha ağır basıyor.
0
curious mind
(14.01.22)
kafeinin etkisi nasıl giderilebilir bilmiyorum ama gece uykunuzun gelmesini engelleyen (yatmadan kısa süre önce ekranlara bakmak gibi) diğer faktörler üzerinde de durabilirsiniz.
0
harmanyeri
(14.01.22)
Akşam 6'dan sonra kahve içmiyorum aynı nedenle.
Decaf'ta da biraz kafein var benim bildiğim.
Çay, yeşil çay tüketiminizi de sınırlayın
0
dreamnesiac
(14.01.22)
@robokot emin miyiz bu konuda? kaynak verebilir misiniz?
0
🌸sting
(14.01.22)
Basit;
1. Daha çok kahve içeceksiniz. Aynı gün değil, kahve içme alışkanlığınızı azar azar arttıracaksanız. Sonra yeniden eski haline döneceksiniz.
2. Likörle tüketmeyi veya kahve yanında rom, viski gibi tek shotlık bişeyler atacaksınız.
3. Kaslarınızı yoracaksınız. Spor olur, akşam eve geçmeden min 30-40 tempolu yürüyüş olur, size bağlı.
4. Akşam laktoz içeren şeyler tüketeceksiniz; tercihen kefir, ayran en kötü ihtimalle sür gibi.

Gün içinde bol su içmeyi mümkünse terlemeyi unutmayın.
0
rewlack
(14.01.22)
@sting, kafeinin yari omru 5 saat zaten. 1 kahvede tas catlasin 100mg kafein olsun. 10 saate sistemde 25mg kaliyor ki bir bardak caydaki kadar. her gun iciyorsan kafeine vucudun tolerans saglamasi da var. yani belki 40 yilda bir iciyorsan 10 saate kalan 25mg hadi bir ihtimal etkiler diyelim de her gun iciyorsan zaten 25mg hissetmezsin bile, hatta yoksunluk belirtileri baslar.

jcsm.aasm.org

Bu calismada kisilere 400mg kafein veriyorlar uykudan 6 saat once. Yani saat 6'da 4 kupa kahve ictigini dusun. Ortalama uyku kisaltma suresi 6 saat once alim + 400mg icin totalde 1 saat.

10 saat icin de dandikten hafif hallice webmd linki verelim:

tinyurl.com (how long does caffeine last basligi alti)
0
robokot
(15.01.22)
(5)

en randımanlı youtube to mp3 uygulaması veya online

theconqueror
siteler bir açılıyor bir kapanıyor, bazısı da uzun videoları dönüştürmekte başarısız oluyor, siz hangisini kullanıyorsunuz?
siteler bir açılıyor bir kapanıyor, bazısı da uzun videoları dönüştürmekte başarısız oluyor, siz hangisini kullanıyorsunuz?
0
theconqueror
(14.01.22)
4k video downolader diye bi program var, liste miste hepsini indiriyo.(ister video ister mp3 istersen başka bişeyler)

malum yerlerde ilaçlısı var
0
killerbee
(14.01.22)
Newpipe ya da spotiflyer uygulamaları
0
freebird5406_2
(14.01.22)
videonun youtube linkini ssyoutube olarak değiştirip enterleyin.
0
rodeocu
(14.01.22)
9xbuddy kullanıyorum ben hem video hem müzik için.
0
peki madem
(14.01.22)
youtube-dl
0
curious mind
(15.01.22)
(3)

kur korumalı mevduat hesabi

sparkle kiddle
Merhaba,Faizde bir miktar (500 bin TL'den az) param var. bu kur korumali mevduat hesabi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Sanirim normal mevduat faizinden daha düşük bir oran ile bagliyorlarmiş parayi. Oldukça kararsizim bu konuda. Simdiye kadar da hic dolar almayarak toplu fakirlesmenin yaninda bireyse
Merhaba,

Faizde bir miktar (500 bin TL'den az) param var. bu kur korumali mevduat hesabi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Sanirim normal mevduat faizinden daha düşük bir oran ile bagliyorlarmiş parayi. Oldukça kararsizim bu konuda. Simdiye kadar da hic dolar almayarak toplu fakirlesmenin yaninda bireysel olarak da çokça fakirlestim.
0
sparkle kiddle
(14.01.22)
Üstteki bilgi doğru değil, döviz bozduranlar için ayrı doğrudan tl yatıracaklar için ayrı iki uygulama var. Doğrudan tl yatırabilirsiniz. TL mevduatta tutulacaksa bu hesapta tutulmalı diye düşünüyorum, %2-3 az faiz olur ama dolar yükselirse o %2-3'ten çok daha fazlasını verir.
0
signore
(14.01.22)
Parasını TL'de tutmak isteyenler için mantıklı bir seçenek bence.
0
pispinti
(14.01.22)
benim çevremden duyduğum kadarıyla mevduatı bozup parayı çekmek istediğinizde (verirken ya da çekmek istediğiniz sırada) hangisi düşükse düşük olandan hesaplayıp veriyorlar. o yüzden sözleşmeyi iyi okumanızı tavsiye ederim.
0
curious mind
(14.01.22)
(7)

sizce bazı kafelerin birkaç basamak yukarıda olmalarının sebebi nedir?

architects creed
merhaba, bir ödev yapıyorum da, saçma da olsa farklı fikirler işe yarar. bir kafeterya var ve dışarısıyla aynı kotta -yükseklikte- değil, kafeye girmek için bir iki basamak çıkmak gerekiyor. bu tasarımın ne gibi faydaları olabilir?
merhaba,
bir ödev yapıyorum da, saçma da olsa farklı fikirler işe yarar. bir kafeterya var ve dışarısıyla aynı kotta -yükseklikte- değil, kafeye girmek için bir iki basamak çıkmak gerekiyor. bu tasarımın ne gibi faydaları olabilir?
0
architects creed
(13.01.22)
insanın yüksekte oturma arzusu. manzaranın daha iyi gözükmesi; caddenin, insanların.
0
çih
(13.01.22)
yağmurda içeriye su dolmasını/su basmasını engellemek.
0
kibritsuyu
(13.01.22)
Ülkenin altyapısı çok kötü cidden su basmasın diye yükseltilmiş olabilir fakat mimari açıdan soruyorsan bu kot farkları mekanların kullanım amacı farkını hissettirmek için de kullanılabilir, örneğin yeterince büyük bir evde salonun oturma kısmı ile yemek bölümünü de bu şekilde kot ile ayırabilirsin
0
freebird5406_2
(13.01.22)
-ev havası vermesi. eve girip, çıkarken merdiven çıkıyoruz. ve diğer insanlarla karşılaşıyoruz.
0
dokunmakalbime
(13.01.22)
sokaktan biraz daha izole olması ekstra güven veriyor bana. sokaktaki kalabalık kir çamur araba egzozu vsden uzak oluyorsun.
0
roket adam
(13.01.22)
Sokaktan izole olması +1. Kaldırımın üstünde ya da dibinde oturmaktan nefret ediyorum kafelerde. Sokağın ortasında oturmaktan farkı yok benim için. Gürültü, yoldan geçenlerin dibinden yürümesi ve avel avel sana bakması, sokağın pisliği tozu, yemek yerken ufak çocukların da canı çeker mi kaygısı...
0
pembe mezarlık
(13.01.22)
sebebi mi faydaları mı? kadıköy gibi yerleri düşünüyorum kafe iyi olsun diye tasarlanmamış sonradan kafe olmuş sanki oralar, gerçi özellikle oraları da seçiyor olabilirler. eğimli yerde kot farkından dolayı olabilir, ortak bi giriş kat kotu olacak ya arazinin yüksek olduğu yerden düzayak bile yapsan düşük tarafta merdiven çıkmak zorunda kalırsın giriş düşük taraftansa. şurdaki 3. diyagramdaki gibi www.google.com

çok yağmur yağdığından yükseltilmiş olabilir. bodrum kat vardır ışık alsın diye tavana yakın pencere koymuşlardır, giriş kotu yükselmiştir.

mekanı sokaktan ayırmak +1 iyi bir fayda. bi de zararını söyleyeyim: tekerlekli sandalyeyle erişimin zorlaşması. rampanın eğiminin düşük olması gerektiği için çok uzun çıkıyor onu sığdırmak problem. rampa koyup geçilmiyor.
0
curious mind
(14.01.22)
(4)

not alma uygulaması

Weeze3r
selamlar, şu an evernote ücretli kullanıyorum ama mobilde inanılmaz yavaşlama oluyor. Evernote uygulamasına alternatif olarak ne önerebilirsiniz?ücretli google drive da kullanıyorum bu arada.
selamlar, şu an evernote ücretli kullanıyorum ama mobilde inanılmaz yavaşlama oluyor. Evernote uygulamasına alternatif olarak ne önerebilirsiniz?
ücretli google drive da kullanıyorum bu arada.
0
Weeze3r
(13.01.22)
google keep?
0
buenosdias
(13.01.22)
Notability.
0
orient blue
(13.01.22)
Joplin. şurada yazmıştım www.eksiduyuru.com
0
curious mind
(13.01.22)
ben Android kullanirken Color Note kullaniyordum. senkronize de oluyor, not kilitleme de var, basit ama guzel. digerlerini de deneyip bunda kalmistim.
0
supergirl
(13.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
(12)

Hangi orta sehpa?

gulbatur birinci sahbatur sondan geliyor
İkea mı? https://www.ikea.com.tr/urun-katalogu/oturma-odalari/sehpalar/80449901/lack-sehpa.aspx?recommended_by=dynamic&recommended_code=394f13bd40dd445f99841f276dd46b91Yoksa bu tarz masif olan mı? https://www.google.com/search?q=kelebek+cosso+sehpa&oq=kelebek+cosso&aqs=chrome.0.69i59j69i60j69i57j0i5
İkea mı? www.ikea.com.tr

Yoksa bu tarz masif olan mı? www.google.com

İkea nınki çok mu dandiktir alan var mı hiç acaba aramızda? Teşekkürler.

Bir de İkea hemen teslim ediyor diğerleri 45 güne kadar bekleme süresi diyor.
0
gulbatur birinci sahbatur sondan geliyor
(29.12.21)
hemen hepsi suntadan yapılma yani kalite farkı yok gibi, al ikea geç benimki yıllara meydan okuyor.
0
Big bada bum bum
(29.12.21)
Aynısını kullanıyorum, çok memnunum. Hem sade ve şık hem de kullanışlı.
0
art pepper
(29.12.21)
@big bada

Ikea'nin kalitesi oda kapilari gibi mi? İçi boş, mukavva karton gibi yani, üstüne cep telefonun elinden düşse delip geçer mi sehpayı? :D
0
🌸gulbatur birinci sahbatur sondan geliyor
(29.12.21)
Oda kapisi kadar saglam olsa bu kadar ucuz olmaz. Ama hayir delip gecmez. Hatta yumruk atarak da kiramazsin
0
floydian
(29.12.21)
İkea sehpasının içi boş, alt üst 3 mm (ya da 4) arası kraft petek dolgu. Kelebek modeli ise görüldüğü kadarıyla 25-30 mm sunta ya da mdf.

Dayanım açısından kelebek daha dayanıklıdır ama sehpa olarak ikisi de görevini yerine getirir.
0
John Bloor
(29.12.21)
Ikea sehpasi iyi gozukuyor.
0
j r r tolkien hayrani
(29.12.21)
IKEA Sehpası tasarım olarak aşırı kötü bence. Biraz daha şık bir şeyler daha iyi olur.

Kalitesini çok fazla yorumlamayacağım. Fiyatına göre iyi. Ancak bu sehpalar aşırı hafif ve dokununca uçan cinsten. Kırılır mı? Kırılmaz. Bende bunun ufak boyutlu olanından var (kare olandan) Hala sapasağlam duruyor.
0
himmet dayi
(29.12.21)
LACK serisi IKEA'nın en hesaplı sehpaları. Gerçekten yüksek bir kalite hissiyatı yok.
Ancak alternatif olarak linkini verdiğiniz Kelebek sehpa da bence tasarım olarak iyi değil ve hatta üst parça kaplamaları 6 ayda açılmaya başlayacakmış hissi veriyor fotoğrafa bakınca.
Fiyat performans olarak kesinlikle IKEA.
0
burfak
(29.12.21)
Geçen aylarda ikea’dan linkteki masayı aldım. Öncesinde de bu modelin kare olanını kullanmıştım. Bence fiyat performans ürünü. Hem de sade. Diğeri böyle güzel olmaya çalışmış da becerememişler gibi yamuk yumuk bir şey.
0
ruhen hastayim ben
(29.12.21)
İkea'nınki bana da çok kaba geldi. Salonun büyüklüğü ve geri kalan eşyaların tarzı da önemli. Küçükse orta sehpa alma fikri sorgulanabilir :)
0
curious mind
(29.12.21)
İkea’nın bu sehpaları epey dandik. Kelebek nedir bilmiyorum.
0
velvetmorning
(29.12.21)
Ikea koyu renk olanı inanılmaz leke ve çizik bırakıyor. Evinizin tarzına uyarsa yine ikea nın şu modelini images.app.goo.gl öneririm. Televizyon sehpası modelini kullanıyorum ben. Yıllardır taş gibi ve bence daha estetik duruyor. Ahşap gerçek olmadığı sürece çok manasız.
0
dırırırım
(30.12.21)
(3)

Turk telekom günlerdir internetin olmaması ve oyalamalar

curious mind
Selamlar. 4 5 gündür ev internetimiz yok. İlk günden aradım arıza kaydı oluşturmak için aradım, bant kaydı iki gün bölgesel arıza var dedi. Ertesi gün yeniden aradim kontrol etmek için, bu sefer bant kaydı yok, sorun sizde diyorlar. Modemi aç kapa gibi basit şeyler yaptırıyorlar çözülmeyince ekipler
Selamlar. 4 5 gündür ev internetimiz yok. İlk günden aradım arıza kaydı oluşturmak için aradım, bant kaydı iki gün bölgesel arıza var dedi. Ertesi gün yeniden aradim kontrol etmek için, bu sefer bant kaydı yok, sorun sizde diyorlar. Modemi aç kapa gibi basit şeyler yaptırıyorlar çözülmeyince ekipler incelemeye devam edecek diyorlar. Bugün tekrar aradım bu sefer yine bant kaydı sanki bugün başlamış gibi genel arıza var 2 gün sürecek diyor. Bu sırada apartmanda kimsede de İnternet olmadığını anladım. Bize dolapta arıza var diyorlar başkasına altyapı çalışması var. Muhtemelen perşembe günü de İnternet gelmeyecek. Böyle böyle oyaliyorlar bizi. Ben böyle bir şirkete para kazandirmaktansa hizmet alamadığımız için yasal hakkımızı kullanıp iptal edelim diyorum sözleşmeyi. Bundan güç alıyorlar çünkü. Başka yerlere de şikayet edeceğim ama bu kadar basit şeyler için uğraşmaktan rahat rahat yalan söylemelerinden bıktım herkesin. En azından deseler ki şu kadar gün sürecek söyle bir arıza var, zararınızı karşılamak için şöyle bir hak tanıyoruz. Yok. Günü geçirmek için ne yalan soylebilirlerse söylüyorlar.

Biraz iç dökme duyurusu da oldu. Benzer süreçten geçmiş olan var mı neler yaptınız ve bölgesel arıza genel arıza yaşayan varsa kaç gün sürdü sizinki? İki gün sonra iki gün sonra diyerek ay da sürebilir diye düşünüyorum ben
0
curious mind
(21.12.21)
Bir kere bayağı önce arıza olmuştu. Telefonda çözülemeyince arıza kaydı oluşturuldu. Daha sonra ekip gelmişti. Ama geçenlerde tekrar arıza oldu uzun bir aradan sonra. Ekip falan gelmedi. 2, 3 saat içinde kendiliğinden düzeldi. Apartmanda kimsede yoksa ekip gelmesi lazım. Bence ekip gelmesi konusunda ısrar edin.
0
dissendium
(21.12.21)
@dissendium

Komsulardan biri başka yerleri de arayıp şikayet edince onlara ekip göndermişler. Yine yalandan modemle uğraşıp en son dışarı gidip altyapı çalışması var sizinkini başka yere bağladık demişler ve açmışlar. Komşularinki de gelmiştir demişler üstelik. Edit: Cevap için teşekkürler
0
🌸curious mind
(21.12.21)
turk telekom cidden pismanliktir, internetinden tutun cagri merkezine kadar. ariza degil ama vaadedilen internet hizini alamamak (16 vaadedilirken 2 almak gibi) sorunlar yuzunden cok ugrastirdilar. bize de yalandan biri geldi kablonun ucunu kesti, onceki kablo eskimis dedi iki uc gun 8 hiz aldik sonra yine eskiye dondu. hala kusursuz degil ve pcyi acinca internet gidiyor 10 dakika sonra falan geliyor. sonra fazla para yuzunden inanilmaz ugrastirdilar, kayıtlar dinlendi bilmem ne bir sürü surec sonrasi hakli bulunmamiz sonucu asla para iadesi yapılmadı gibi gibi bir sürü sorun. ben de cok doluyum batsalar da kurtulsak
0
Olric
(21.12.21)
(6)

bu yeni mevduat hesap tipini uygulamaya baslayan banka var mi?

robokot
nebati bugun bankalar baslayacak demisti duymadim hic su bankada var diye.
nebati bugun bankalar baslayacak demisti duymadim hic su bankada var diye.
0
robokot
(21.12.21)
duymadım, bir de hiç uygulanabilir bir şey değil bence.
0
rose parks
(21.12.21)
Daha yasal dayanagi yokken uygulamaya baslamalari garip olur bence. Ben görmedim.
0
logisticsmanager
(21.12.21)
iş bankası 'bu akşam toplantıdan sonra devreye alabiliriz' demiş. ben de bir tek bunu duydum.

bence uygulanabilir ama ekonomik açıdan sürdürülebilir bir şey değil. muhtemelen rose parks da sürdürülebilir değil demek istemiştir diye tahmin ediyorum.
0
himmet dayi
(21.12.21)
@himmet dayı aynen. günü kurtarma derdindeler.
0
rose parks
(21.12.21)
Evet ziraat bankasına yazı gelmiş.
0
curious mind
(21.12.21)
yapı kredi, denizbank, garanti ve finansbankla görüştüm. denizbank'taki müşteri temsilcisi neden bahsettiğimi anlamadı bile. garanti hazırlık aşamasındayız önümüzdeki günlerde netleştireceğiz dedi. finansbank ve yapı kredi henüz yeterli bilgimiz olmadığı için detay veremiyoruz modundaydılar.
0
akhenaten
(21.12.21)
(5)

Belirli boyutlarda kutular çizeceğim 2d uygulama (biraz acil)

avatar is back
Word’de denedim de saçma sapan oldu. 10-12 tane kutucuk çizmem lazım farklı boyutlarda falan. 2d çizim tabi. Sadece kare dikdörtgen ama kendi içlerinde bi simetrisi de olacak. Pc’de autocad olsa 10 saniyelik iş ama yanımda sadece laptop var. Online çok hızlı çizeceğim uygulama var mı
Word’de denedim de saçma sapan oldu.

10-12 tane kutucuk çizmem lazım farklı boyutlarda falan. 2d çizim tabi. Sadece kare dikdörtgen ama kendi içlerinde bi simetrisi de olacak.

Pc’de autocad olsa 10 saniyelik iş ama yanımda sadece laptop var. Online çok hızlı çizeceğim uygulama var mı
0
avatar is back
(16.12.21)
Paint olmuyor mu?
0
Erva
(16.12.21)
@erva, kutucuklar orantılı olsun diye rakam da girmem lazım. paintte yok o sanırım
0
🌸avatar is back
(16.12.21)
app.diagrams.net birimler mm olarak girilemiyor galiba, pt olarak giriliyor ama işinizi görür sanırım. dörtgeni oluşturduktan sonra seçiliyken sağdaki arrange sekmesinden boyut girebiliyorsunuz. pdf olarak export seçeneği de var. kağıtla ilgili ayarları herhangi bir obje seçili değilken sağdaki bölümden yapabilirsiniz.
0
curious mind
(16.12.21)
yukarıda view > units kısmından birimler de değişiyormuş
0
curious mind
(16.12.21)
word'den ziyade powerpoint ile denerseniz, en azından kutucukların yerleşimlerini daha sabit yapabilirsiniz. birbirleri ile orantılı olarak boyutlarını da kutulara tıkladığınızda ribbon'ın en sağında çıkan menüden ayarlarsanız.

en olmadı, excel'de bütün sütun ve satırların genişliklerini/yüksekliklerini çok küçük bir rakama çekin. sonra hücre boyayarak kendiniz yapın
0
co2s2
(16.12.21)
(4)

Türkçe metin okuma programı

buffy de vampir sayılır
Veya site var mı? Bir iki sayfa word dosyası var da
Veya site var mı? Bir iki sayfa word dosyası var da
0
buffy de vampir sayılır
(07.12.21)
Google Translate okuma yapıyor mıydı
0
🌸buffy de vampir sayılır
(07.12.21)
Translate, belirli bir miktara kadar yapıyor tek seferde. Bir paragraf gibi.
0
yadigar
(07.12.21)
microsoft edge
0
sutlu nescafe
(07.12.21)
firefox Read Aloud eklentisini indirin. sonra metni şuraya stackedit.io yapıştırıp okutabilirsiniz.
0
curious mind
(07.12.21)
(5)

Demlik poşet çaylar nasıl?

vatanperver
Çaydanlığın üstünü temizlemek biraz zor geliyor. Çaydanlığımın üst tarafının ağzında süzgeç var. Demlik poşet çaylar lezzetli mi, bir de paket çaya göre daha pahalıya mı geliyor? Ne kadar daha pahalıya geliyor? Kullanışlı olduğuna şüphe yok.
Çaydanlığın üstünü temizlemek biraz zor geliyor. Çaydanlığımın üst tarafının ağzında süzgeç var.

Demlik poşet çaylar lezzetli mi, bir de paket çaya göre daha pahalıya mı geliyor? Ne kadar daha pahalıya geliyor? Kullanışlı olduğuna şüphe yok.
0
vatanperver
(01.12.21)
demlik poşet çaylar hem pahalı, hem de lezzetsiz geliyor bana.

şundan kullanıyorum: www.rossmann.com.tr

çok memnunum.
0
kaptankedi
(01.12.21)
ben de sundan almistim birkac paket hala var. aliexpress defterini kapattigim icin sonra ne yapacagim bilmiyorum. (yurtdisindayim da)

tr.aliexpress.com

bu bulabildigim en buyugu burada. yine de daha buyuk olmasini dilerdim. bagcikli filan guzel.

Turkiye'de sunlar var aslinda denemek isterseniz: www.hepsiburada.com

bunu da denedim, boyutu da iyi ve fakat agzi acik oldugu icin gerekenden daha a koyup veyahut dik durmasini saglamak gerekiyor.
0
supergirl
(01.12.21)
demlik poşet çayların tadı biraz yapay. şu linktekine benzer demlik içine konabilen silindir şeklinde bir süzgeç var genelde onu kullanıyoruz: www.trendyol.com kapaksız bizdeki. bunu temizlemek de o kadar kolay değil ama demliğin kendisini temizlemeye tercih edilebilir.
0
curious mind
(01.12.21)
Biz demliği şöyle temizliyoruz:

Bir tane plastik süt süzgecimiz var. (Google'a yazın direkt çıkıyor)

Süt süzgecinin özelliği delikleri aşırı küçük, çay tanesinin geçemeyeceği kadar.

Demliği temizleyeceğimiz zaman lavaboda demliğe biraz su doldurup süzgece hoop döküyoruz. Sonra tekrar ediyoruz. Ta ki demlikte hiç çay tanesi kalmayana kadar.

Bütün çaylar süzgeçte kalıyor. Süzgeci de hoop çevirip çöpe döküyoruz. Yapışan çok az çay kalıyor, süzgecin altından pat pat 2-3 kez vurunca onlar da dökülüyor.

Demlik temizlemek 30 saniye falan sürüyor, herkese tavsiyemdir.
0
la lykia
(02.12.21)
Porselen çaydanlık kullanırsanız temizlemesi çok daha kolay olacaktır. (Tadı da çelikten daha iyi olacaktır muhtemelen)

Porselen çaydanlığa 2 defa su doldurarak temizliyorum hiç vurmadan sarsmadan.

Demlik poşet çaylar da fena olmayanları var aslında ama yine dökme gibi olmuyor, ben earlgrey demlik poşet alıp dökme çaya ilave ediyorum en fazla.
0
hedep
(02.12.21)
(13)

hangisi?

nadirendeolsa
oldukca heyecanlı başlamış aşk/ tutku gibi duyguların yogun yaşandıgı fakat bunun yıkıcı getirilerinin olduğu bir ilişki / heyecansız, stabil başlayan ama bir şeylerin daha belirli olduğu, duyguların daha kontrol edilebilir olduğu ve yıpratmayan ilişkievet keşke hepsi bir arada olsa ama onu düşünmed
oldukca heyecanlı başlamış aşk/ tutku gibi duyguların yogun yaşandıgı fakat bunun yıkıcı getirilerinin olduğu bir ilişki / heyecansız, stabil başlayan ama bir şeylerin daha belirli olduğu, duyguların daha kontrol edilebilir olduğu ve yıpratmayan ilişki

evet keşke hepsi bir arada olsa ama onu düşünmeden,kendi ilişkilerinizden ve karakterinizden yola cıkarak hangisini seçersiniz.

özetle ne olursa olsun tutkudan yana mısınız huzurdan yana mı.

edit: yıkıcı derken bir dargın bir barışık, gelgitli ama kopulamayan ilişki demek istedim. şiddet hakaret vs gibi insanlık dışı şeyler degil.
0
nadirendeolsa
(01.12.21)
Kendi karakterimden yola çıkarak şimdiye dek (30 yaşıma); sakin huzurlu iliskiyi secerdim

Simdiki aklimla; ikisini de secmem, yalnız kalmayı secerim
0
abuzer
(01.12.21)
kesinlikle 1. ikincisi yerine yalnizlik tercih ederdim
0
gunes123
(01.12.21)
tartismasiz 1
2 benim midemi bulandiriyo hic bulasmam yalnizligi tercih ederim. huzur diye de adlandirmam
0
ala09
(01.12.21)
İkisine de ihtiyaç duyulan yaşlar dönemler var. 1i çok yaşayan huzuru 2de buluyor, 2yi yaşayan 1in heyecanını yaşayınca onu arayabiliyor.

Yıkıcı etkiyi hiç sevmem, onunla mücadele de edemem. 1in olumlu yönlerini özlediğim oluyor ama sürdüremem yani onu biliyorum. 2 oldu genelde ilişkilerim.
0
Bruce
(01.12.21)
ikisi bir arada. tutkuyla başlasın, sevgiye ve huzura evrilsin. arada tutku da yeniler kendini belki
0
gabe h coud
(01.12.21)
Yıkıcı derken? Dayak yemeyeceğimi varsayarak 1 diyorum.
0
ganbatte
(01.12.21)
düzgün bir ilişkinin yıkıcı getirileri olmaz. hem heyecanlı hem aşk tutku gibi duyguların yoğun yaşandığı hem de stabil olabilecek ilişkiler var ve yaşanıyor. o yüzden kendinizi öyle ıvır zıvır ilişkilere sokmanıza gerek yok derim.
0
roket adam
(01.12.21)
2.seçenekte karşılıklı beğeni varsa 1.yi geçer 1senede
0
bir soru sorcam
(01.12.21)
yıkıcı ilişkide karşılıklı sevgi veya saygı yoktur ondan yıkıcıdır. o yüzden bunlar varsa 2 diyorum.
0
curious mind
(02.12.21)
1den başlayıp savaşıp, didinip, sürüklenip 2ye çevirmek :(
0
lüzumsuz adam
(02.12.21)
2 seçiyorum. Ayrılıp barışmalı ilişkiler bana göre değil. Benden ayrılan insana ömür boyu tekrar güvenemem çünkü.
Sakin sakin sevelim sevilelim.
0
Gradient_tabanlı_mor
(02.12.21)
ikisi de olmaz, ya hep ya hiç
0
lcha
(02.12.21)
ilki obv.
0
emresh
(03.12.21)
(10)

Şiddetle önerdiğiniz android uygulamaları

hlot
Temel ihtiyaclar disinda uygulama yuklemedigimi fark ettim. İlginc uygulama duymuslugum da yok hic. Play store'a girip baktim biraz, orada da az uygulama gosteriliyor ve hicbiri ilgimi cekmedi. Peki sizin acayip, degisik, cok yararli vs vs bulup siddetle onerdiginiz uygulamalar var midir? Duymak ist
Temel ihtiyaclar disinda uygulama yuklemedigimi fark ettim. İlginc uygulama duymuslugum da yok hic. Play store'a girip baktim biraz, orada da az uygulama gosteriliyor ve hicbiri ilgimi cekmedi.

Peki sizin acayip, degisik, cok yararli vs vs bulup siddetle onerdiginiz uygulamalar var midir? Duymak isterim.
0
hlot
(29.11.21)
-Facetune (Fotoğrafta yüz rötuşlama, diş beyazlatma, gıdı ve basen giderme veya kaş göz düzeltme vs.)
-Snapseed (Fotoğrafta ışık ayarları ve istenmeyen nesneleri fotoğraftan silmek için)
-Bildirim Geçmişi (Telefondaki bildirimleri tutar va misal birisi whatsapptan gönderdiği mesajı silerse oradan geçmişe bakıp görebilirsiniz)
-Fake GPS (GPS konumunuzu değiştirir. Bazen bazı uygulamalarda konumu mış gibi yaparak bir şeylere bakmak gerekebiliyor.)
-Youtube Vanced (Arka planda çalma, ekran kapalıyken çalma)
-Shazam (Duymayan kalmamıştır belki ama ortamda çalan müziği tanıyıp söylüyor)
0
ananiyimioguz
(29.11.21)
bunlardan bir tek shazam'ı biliyorum, evet :)

ohooo ben de whatsapp'tan mesajımı silip rahatlıyordum, gözükmüyor sanıyordum. gören çıkabilir demek ki.
0
🌸hlot
(29.11.21)
@ananiyimioguz, bildirim gecmisi icin ne kullaniyorsun?
0
floydian
(29.11.21)
-Flightradar24. Uçakla gelen/giden olduğunda uçak gecikti mi, ay atlantik'in üstünde bak bak, hah gecikme yok demek için kullanıyorum.
-IMDB. Dizi izlerken "şu adam kimdi ya, nerede oynamıştı" diye bakmak için.
- Sky map. Şuradaki şu parlak şey yıldız mı gezegen mi, acaba bu gece jüpiter nerede, hah büyükayı o işte demek için.
- Deprem bilgi sistemi. Kandilli'nin uygulaması, başım mı döndü yoksa deprem mi oldu diye bakıyorum.
- Evernote. Alışveriş listesi, tarif defteri, günlük notlar vs.
- Reddit. Zaman öldürücüsü.
- Meteoroloji. MGM'nin uygulaması, yağmur radarı müthiş işe yarıyor.
- Photoshop express
- Be my eyes. Görme engelliler için görsel destek uygulaması. Destek isteyen kişi uygulamayı açıp talep gönderiyor, havuzdan biri cevaplıyor, yardım isteyen kişinin kamerasıyla etrafı görüp konuşarak yönlendiriyor sonra. Fakat 2015'ten beri üyeyim, iki kez talep alabildim sanırım. Görme engelliden kat kat daha fazla gönüllü üye var.
- Forest. Telefon kurcalama süresini azaltmak için. Telefona dokunmadıkça ağaç büyütüp coin kazanıyorsunuz, sanırım 2000 coindi, belli bir miktarla gerçek ağaç alabiliyorsunuz, bir yerlere dikiyorlar sizin yerinize.
0
kobuzchu kiz
(30.11.21)
MyFitnessPal yediğiniz her şeyin kalorisini takip etmek için. 6 kilo verdim 2 ayda.
0
chavezding
(30.11.21)
- öncelikle "i love hue" adlı oyunu tavsiye ederim. yıllardır oynuyorum inatla, hırsla ama bitiremedim.

- "anylist" adlı uygulama çeşitli listeler oluşturup paylaşmanızı sağlıyor, hatta başkalarıyla beraber ortak liste takibi için de kullanılabilir. atıyorum partneriniz alışveriş listesine bir şey ekledi, siz onu alıp tamamlandı olarak işaretliyorsunuz. eş zamanlı güncelliyor listeyi.

-"finanscepte" piyasa takibi ve eklerseniz kendi portföyünüzün değer takibini de yapabiliyorsunuz.
0
posthuman
(30.11.21)
Ortak alışveriş listesi olarak Cozi öneriyorum. Android - iOS cross platform desteği de var.
0
pispinti
(30.11.21)
Hepinize tesekkurler.

Sunu anladim ki ise yarar uygulamalar olsa da ufuk acici, cok acayip bir uygulama yokmus :)
0
🌸hlot
(01.12.21)
Heyecan verici gibi bişey var aslında sky view diye ama sever misiniz bilmem. Baya da eski bir uygulama.

@floydian, zaten kendi adlarını olduğu gibi yazdım ^^ ingilizce kullanıyorsanız ingilizcesini yazabilirsiniz.
0
ananiyimioguz
(01.12.21)
podcast republic. çok kullanışlı bol ayarlı podcast uygulaması.
ses kaydetmek için smart recorder. sessiz boşlukları otomatik kesme özelliği var. bazen yazmak yerine konuşuyorum dinlerken iyi oluyor boşlukların kesilmesi.
0
curious mind
(01.12.21)
(3)

Evernote muadili not alma uygulaması (bilgisayar için)

prole
Merhaba,Onenote kullanıyordum uzun zamandır ama arayüzü bana fazla karmaşık geldiğinden daha basit, temiz bir arayüzü olan evernote'a geçtim. daha önceden de evernote tecrübem vardı zaten. Ancak çok fazla ram tükettiği için ciddi anlamda sorunlu buluyorum ve başka bir alternatif arıyorum. aradığım ö
Merhaba,

Onenote kullanıyordum uzun zamandır ama arayüzü bana fazla karmaşık geldiğinden daha basit, temiz bir arayüzü olan evernote'a geçtim. daha önceden de evernote tecrübem vardı zaten. Ancak çok fazla ram tükettiği için ciddi anlamda sorunlu buluyorum ve başka bir alternatif arıyorum. aradığım özellikler:
- eş zamanlı kayıt
- temiz arayüz
- etiketleme özelliği
- editörde bold, italik gibi seçenekler olması
- bilgisayara kurulabilmesi. mobil uygulaması olması önemli değil.
- ücretsiz olması

bu özelliklere sahip bir not alma uygulaması var mı acaba?
0
prole
(19.11.21)
Notion
0
xiii
(19.11.21)
Google Keep birebir istediğin özellikler için.
0
skoylu
(20.11.21)
Joplin. ram beklentiniz nedir bilmiyorum ama önde 50 mb arka planda 500 mbye yakın ram tüketiyor dümdüz açıp bıraktığımda.

İyi yanları
- açık kaynak ve ücretsiz
- notlarınızı saklayacağınız yeri siz seçersiniz. lokal ya da dropbox gibi bulut hesaplarına bağlanabilir ve encryption var.
- arayüzü temiz ve kullanışlı. göze çok hoş gelmese de. evernote'a çok benziyor 3 tane sütun var.
- kullanım basit ama pluginlerle güzel şeyler yapılabiliyor.
- düzenli olarak geliştiriliyor

Ekstra
- güzel pluginler var
- css ile arayüzde değişiklikler yapılabiliyor
- notlar tek bir yerde ama istediğiniz editörle notları düzenleyebiliyorsunuz. bunun kötü tarafı native editördeki her şey dış editörde yapılamıyor. mesela editörle ilgili pluginler çalışmıyor. görsel ekleme nasıl oluyor denemedim bile.

Kötü tarafı
- evernote'daki gibi notlar ayrı pencerede açılamıyor. evet başka editörle (notepad, atom, ghostwriter, typora vs.) açılıyor ama yukarıda dediğim gibi, aynı şey değil.

Bence iyi ama herkes için iyi olmayabilecek tarafı
- joplin'in ana yazım şekli markdown. bu sistemde başlık, liste, bold, italik gibi format biçimlerinin özel yazım biçimleri var. evernote'daki gibi renk, font değiştirme gibi detaylı format biçimleri yok. word gibi çalışan editöre de geçebiliyorsunuz ama o sonradan geldi ve geliştirilmesi gerekiyormuş ben hiç kullanmadım. markdown'un iyi yanı elinizi klavyeden ayırmadan yazabilmeniz ve notları başka yerlere taşımanın daha kolay olması düz text dosyası olduğu için.
0
curious mind
(20.11.21)
(13)

Kimseyle "Onunla olduğu gibi" olmuyorsa ne yapmalı?

magni
Hayatınızın ilişki anlamında zirve seviyelerini görüp yaşadığınız bir ilişkiden çıkmışsınız. Kafaların uyumu, hayata dair bakış açıları, mizah anlayışı, seks hayatı vs. Tabii acı olan da şu ki, bazı şeyler ne kadar iyi olursa olsun, bir ilişkiyi devam ettirmeye yetemeyebiliyor, başka şeyler çıkıyor.
Hayatınızın ilişki anlamında zirve seviyelerini görüp yaşadığınız bir ilişkiden çıkmışsınız. Kafaların uyumu, hayata dair bakış açıları, mizah anlayışı, seks hayatı vs. Tabii acı olan da şu ki, bazı şeyler ne kadar iyi olursa olsun, bir ilişkiyi devam ettirmeye yetemeyebiliyor, başka şeyler çıkıyor. Her neyse.

O ilişkinin sonrasında pek çok kadınla flört etmişsiniz ama kimseye dair heyecanlanamadığınızı, yanındayken sıkıldığınızı falan fark ediyorsunuz. Beyniniz adeta otomatik bir şekilde herkesi "onunla" kıyaslıyor, olmuyor.

Bu noktada bence yapılacak üç şey var;

1. Kimseyle bir daha o seviye bir şey yakalanamayacağını kabullenip, daha az tatminkar türde ilişkilerle yola devam edileceğini düşünmek.

2. Zaman içerisinde hayatın benzer seviyede şeyler hissettirecek bir insanı yeniden karşına çıkarabilme ihtimaline inancı kaybetmemek ve bu düşüncenin doğrultusunda denemelere devam etmek.

3. Onunla yeniden işleri yoluna koymaya yönelik hamlelerde bulunmak. (Neredeyse ayrılalı 4 ay olacak, sıfır iletişimdeyiz.)

Ne dersiniz?
0
magni
(26.10.21)
tabii ki 2.

biri asla düşünmeyin. her zaman daha iyisi vardır.

3 anca gereksiz bir sebepten ilişki bitirilmişse olabilir. düzelemeyecek bi şeyse 3ü de eleyin.
0
jelly bear
(26.10.21)
Önce 3. Gerisi gelir zaten.
0
pispinti
(26.10.21)
4. senin düşündüğün kadar iyiyse bitmezdi diye düşünmek
0
bir soru sorcam
(26.10.21)
How I Met Your Mother'ın bir bölümünde şöyle bir deyiş vardı: "Everyone has their own Robin - the person that you loved very much, but you cannot be with. And whoever you'll meet, whatever you'll do, nothing will be like it would be with Robin."

Açıkçası ben de uzun süredir aynı durumdayım. İlişkinin sonrası geçen diyalogsuz 3 senenin üstüne dayanamayıp yeniden iletişim kurmuş ve onun bensiz de "çok iyi" olduğunu görünce hayal kırıklığımı ikiye katlamıştım. Sonrasında denemeye yeltendiğim her ilişkide hep onu aradım ve bu durumun karşı taraf için büyük bir haksızlık olduğuna kanaat getirdiğim için de sürdürmedim. Başlamadım bile denebilir. Ne yazık ki hâlâ aklımı ondan alamıyorum. Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'nin ilk cümlesinde söylediği gibi "Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." Ben hayatın bir yerde onu karşıma çıkaracağını bilseydim kendimi farklı yetiştirirdim. Ancak hayatın içinde pişmanlıklar da var. Bunu böyle kabul etmeyi öğrendim artık. Bu acımı azaltmıyor, hiçbir şeyi düzeltmiyor fakat en azından kendimi daha az suçlamama yardımcı oluyor.

Pinhani'nin bir şarkısında da geçtiği gibi:

"Güzel günlerimizin bittiğini sanma, belki bir daha öylesi olmaz ama her bir gün de güzel aslında..."
0
ultranil07
(26.10.21)
Önce 3
3’ün olmayacağından aşırı emin olduktan sonra 2
0
megalomaniac
(26.10.21)
zaman geçtikte sen insan olarak değişeceksin. beğenilerin isteklerin farklılaşacak. dizi karakteri değilsin :). (bence değişmiyorsa asıl bu sıkıntı). duygusal olarak uzaklaştıkça da daha objektif bakabileceksin geçmişteki ilişkine. bitmesinin bir sebebi var sonuçta.

kendini böyle kutulara sıkıştırma onun gibi olur olmaz diye. milyon tane insan var. elbette ki karşına başka insanlar çıkacak.

kısacası, yaşamaya devam et. beklentilerini askıya al derim. romantik ilişki bir insanın hayattaki tek tatmin aracı yani hayat amacı olmamalı bence. işinin arkadaşlarının hobilerinin tadını çıkar. yeni hedefler koy.
0
curious mind
(26.10.21)
2
0
guitarissimo
(26.10.21)
4 ay cok az süre. Iletisime geçme. Işine bak
0
westblack
(26.10.21)
4 ayda mi ondan daha iyisi olmayacagini anladin?

tebrikler, gul gibi saplantiniz olmus :D

kimse vazgecilmez degildir
0
foster
(26.10.21)
Valla ben hicbiri diyorum. Tum secenekler direkt gecmise yas tutma ile alakali, farkli gorunen ikinci secenek bile yine gecmise bisekil takintili olma durumuyla ilgili. Bittiyse bitmistir, 'yok baskasi sunun gibi olacak mi' vs diye dusunup isi bisekil yarisa cevirmeye de gerek yok. Unut gitsin, direkt onune bak.
0
j r r tolkien hayrani
(26.10.21)
aynisini yasiyorum yillardir.

ben ilk zamanlar 2ydim. artik 1im.

benimkinde yillar oldu. artik olmaz ama sana tavsiyem 3.

bu arada 4 ay olmus ve pekcok flort mu? bu kisim biraz garip
0
Kittie
(26.10.21)
@foster @Kittie Süre 4 ay, oturup bekleyene bu çok aşırı uzun bir zaman değil tabi ama ben boş durmadım, dating app'lerden tanıştığım kişiler oldu. Aklım ve hislerim başka birine kaysın istedim. Ama pek başarılı olduğumu söyleyemem.
0
🌸magni
(26.10.21)
o çoktan yeni bir ilişkiye başladı bile, dolayısı ile 3 bir seçenek değil. seninleyken yaptıklarını başkaları ile yapıyor ve halinden oldukça da memnun.

atlatamayan sensin ve onunda atlatamayacağını düşünüuyorsun ancak bu doğru değil, 3 ncü haftadan sonra kadınlar yeni bir ilişkiye hazırlardır. 4 ncü haftada birini bulur, çivi çiviyi söker deyimi de buradan gelir. kadınların hayatta kalma içgüdüleri bu şekilde gelişmiştir. savaşta erkeği ölen kadın yıllarca ağlayarak vakit kaybetmez, o çiftliği, o işi idare edebilecek birini bulur. günümüzde bu çok daha hızlı, instagram, tinder, okcupid saolsun.

dolayısı ile öncelikle onunla olan onunla güzeldi diyeceksin, başkalarında başka güzellikler bulacaksın ve hayatına devam edeceksin.
0
selam
(26.10.21)
(6)

Sadece 3 yıl tecrübesi olan doktora ameliyat olmak?

curious mind
Ameliyat olacak kişi yakın bir akrabam. Annem dışında pek ilgilenen ve fikir veren kimse de olmuyor, hastanın kendisi de pek fazla sorgulamamış süreci ama doktoruyla hastaneye yattıktan sonra tanıştı ve epey genç biriymiş. Doktoru tıp fakültesinden 2018'de mezun olmuş. Bu çok kısa bir süre değil mi?
Ameliyat olacak kişi yakın bir akrabam. Annem dışında pek ilgilenen ve fikir veren kimse de olmuyor, hastanın kendisi de pek fazla sorgulamamış süreci ama doktoruyla hastaneye yattıktan sonra tanıştı ve epey genç biriymiş. Doktoru tıp fakültesinden 2018'de mezun olmuş. Bu çok kısa bir süre değil mi? Sizin yakınınız, akrabanız olsa vazgeçmesini tavsiye eder miydiniz? Genel bir fikir almak istedim. Bana pek mantıklı gibi gelmedi.

Branş kadın doğum. Kistlerinin alınması gerekiyormuş. Kötü huylu olup olmadıkları da ameliyat sırasında anlaşılacakmış, ve duruma göre genişletilebilirmiş alınan bölge. hastane de eğitim araştırma hastanesi. yanlış anlamış olabileceğinden de şüpheleniyoruz aslında ama bu genç doktor ameliyatı ben yapacağım demiş kendisine.
0
curious mind
(24.10.21)
Uzmanlığını 2018de almış olmasın? Bence öyleyse sorun yok. Sonuçta yeterliliğini kanıtlamış ki uzman vasfını almış. Asistan doktorlara tek başına ameliyat izni veriliyor mu bilmiyorum, genelde yanlarında bir hocalari oluyor sanki.
0
fraise
(24.10.21)
asistanın yanında hocası da olur. diğer türlü 2018de uzmanlıktan mezun olduysa zaten sorun yok.
0
jelly bear
(24.10.21)
@fraise
onu da doktorları listeleyen bir sitede bulmuş annem. ... tıp fakültesi 2018 yazıyor. emin değiliz :(
0
🌸curious mind
(24.10.21)
hiç bir doktor yapamayacağı ameliyatın riskine girmez. özellikle eğitim ve araştırma hastanelerinde ameliyatlar kalabalık oluyor, sizin doktorun yanında daha tecrübeli doktorlar, gerekli zamanlarda profesörler falan oluyor.

tabi doktor seçmek sizin en doğal hakkınız, kafanıza bişey takılmaması da çok önemli.

eğer ikna olmazsanız başka doktor seçebilirsiniz, benim ameliyatımı profesör yapsın diyebilirsiniz, öyle durumlarda da profesöre muayene ücreti ve bıçak parası konuları söz konusu oluyor eğitim araştırma hastanelerinde.

ama size şunu söylieyim, çoook insan benim ameliyatımı profesör yaptı sanıyor ama profesörler asistanlara, uzmanlara yaptırıyor.
0
killerbee
(24.10.21)
Çok teşekkür ederim cevaplar için.
0
🌸curious mind
(24.10.21)
Tıp fakültesi 2018 yazıyorsa şu an asistandır yani uzmanlık öğrencisidir. Eğitim ve araştırma hastanelerinin olayı bu zaten. Kritik bir ameliyatsa bence en azından uzmanlığını bitirmiş bir doktora gitsin.
0
dissendium
(24.10.21)
(14)

Ikinci görüsmeye ilerlemeyen ilk görüsmeler

polopan
Bunu cok yasiyorum: Internetten tanistigim birisiyle görüsüyoruz. Görüsme iyi gectiyse, muhabbet aktiysa, karsimdaki insan yeterince cekiciyse, herhangi bir uyumsuzluk görmediysem benim icin bu kadinla görüsmeye devam etmek icin yeterli oluyor. Illa ki deli gibi birseyler hissetmem gerekmiyor yani,
Bunu cok yasiyorum: Internetten tanistigim birisiyle görüsüyoruz. Görüsme iyi gectiyse, muhabbet aktiysa, karsimdaki insan yeterince cekiciyse, herhangi bir uyumsuzluk görmediysem benim icin bu kadinla görüsmeye devam etmek icin yeterli oluyor. Illa ki deli gibi birseyler hissetmem gerekmiyor yani, hafif bir hoslanti ve görüsme sirasinda kendimi iyi hissetmem yeterli. Benim böyle hissettigim her 10 kadindan 8 veya 9'u ilk görüsmede "cok iyi birisin ama ben bir heyecan hissetmedim" diyerek tekrar görüsmek istemiyorlar, ya da "sadece arkadas" olarak görüselim tarzi seyler söylüyorlar.

Simdi burada iki farkli görüs var:

1- Ilk görüsmede flört seviyesini yükseltmen, aranizdaki iliskiyi fazla vakit kaybetmeden baska bir seviye cekmen, tensel temas kurman, onu arzuladigini belli edecek seyler yapman ve sexual tension denen seyi yaratman gerekiyor, bunlari yapmayinca kadinlar heyecan duymuyorlar ve ilgilerini yitiriyorlar diyen grup.

2- Senin ilk görüsmede ne yaptigin cok önemli degil, kadinlar zaten ilk 5 dakikada seninle olmak isteyip istemeyecegine karar veriyorlar. Dolayisiyla sacmasapan hareketler yapmadigin ve donuk bir tip olmadigin sürece olay daha cok tipte, karizmada bitiyor diyen grup.

Siz hangi gruptasiniz?
0
polopan
(24.10.21)
Valla ben ucuncu gruptayim. Yani tipinin/dis gorunusunun oldukca onemli oldugunu ancak bunun tek basina yeterli olmadigini, ne yaptiginin ve ne konustugunun da karar verme surecine etkisi oldugunu savunan gruptan.
0
j r r tolkien hayrani
(24.10.21)
"cok iyi birisin ama ben bir heyecan hissetmedim"

bütün anahtar kelime burada aslında, kadınlar bu konuda çok açık sözlüdürler sadece şifreli konuşurlar.

her iki grupta doğru söylüyor ancak tek bir farkla, sağda solda hayatın içinde tanıştığın kadınlar ilk bir kaç saniyede bir puan veriyorlar bu puanı verirken tipin, duruşun, konuşman, davranışların etkili, ilk bir kaç saniyede tipini beğenmese bile diğer unsurlar o tip konusunu kapatıyor, kadınlar erkek hakkında kafasında bir hayal kuruyorlar ve o hayale kapılıyorlar. özellikle gençler bu "oyun" dediğimiz hayal gücü konusunda daha hızlılar, orta yaşı geçmiş kadınlarda çalışmıyor, sen bu noktada onların hayal güçlerini her zaman beslemeye devam etmelisin. detay vermemelisin.


dating app'larda ise seni 5 fotoğrafın üzerinden sahip olduğun ve yaşadığın hayatı analiz ediyorlar (neşeli mi? yeterince parası var mı, kendine güveniyor mu, ilk tartışmada sinecek mi) ve bu konuda çok başarılılar üstelik daha fazla zamanları var incelemek için.

daha ilk mesajlaşmadan itibaren flört'ü hiç bırakmamalısın (ya dating app'lerde yada diğer şekilllerde) dating app'lerde tanıştıktan sonra mesajlaşma içerisinde de cinsel gerilimi vermelisin, üstü kapalı olmalı kadın kinayeler ile konuyu anlamalı ve hayal kurmalı. date sırasında ise fiziksel temas önemli, giydiği taktığı bir takıdan yola çıkarak el, dirsek altı kol, mide/göbek, vb. yerlere dokunmalısın bu heyecanı arttırır öz güvenini gösterir.

bunları yapmadığın sürece "iyi çocuk"sun. ne kadar tipin olsa da, fiziğin ile ne kadar ilgi çeksende bir işe yaramaz. en fazla çok sarhoş ve libidosu tavan yapmış bir hanım efendi üzerine çıkarsa o zaman bişiyler olur.


"arkadaş olarak görüşelim" etrafımda dur seninle eğleneceğim ama mekandan ayrıldıktan sonra başkasının yanına gidip onunla sevişeceğim demek. o nedenle bu lafı duyduktan sonra benim arkadaşlarım var zaten de ve uzak dur.

date'lerini bir etkinlik olarak planla, go-cart'a mı gidersiniz, şarap tadımına mı, lünaparka mı orası sana kalmış. date'i planlarken kendi keyif aldığın şeyler olmalı. böylece en azından heyecan kısmını halletmiş olursun.

not: biraz hızlı davranmalısın ama saldıray abi gibi ikizz yatak var dememen lazım, dediğim gibi üstü kapalı olmalı, ilk date'de yatak da olabilir bu da mümkün ama dediğim gibi mesajlarda falan sürekli cinsel gerilimi vermelisin.
0
selam
(24.10.21)
karizma,tip,donanım tamam da karşıdaki insandan da öğrenebileceğim bir şeyler olmalı. bana da pek bir şey katmadıktan sonra gördüğüm üzere olanlardan hep toksiklik veya sığ muhabbetler. benim de dinlerken ağzım açık kalsın, saatlerce dinleyeyim.

çok iyisin, sadece arkadas kalıpları da yüze söylenmeye cesaret edilemeyen lafların tatlı versiyonları.
0
evimin paspasi
(24.10.21)
Cevap 1

Yalniz internetten tanisiyorum demissin ama kaynak nedir.
Gidip tinder,ockupid falan takiliyorsan oradaki kizlari ayri genellemek lazim.
Orasi alt lig gibi bir yer.

Eksiden falan dusuruyorsan o baska
0
divit
(24.10.21)
bence iyi birisin. ondan kaybediyorsun.
0
dafuq
(24.10.21)
Selam +1

Çoğu kadın için geçerli olan şeyleri söylemiş, yazdıklarında ders almayı bilenler için nice öğütler var. Şu kısımlar oldukça doğru

"daha ilk mesajlaşmadan itibaren flört'ü hiç bırakmamalısın (ya dating app'lerde yada diğer şekilllerde) dating app'lerde tanıştıktan sonra mesajlaşma içerisinde de cinsel gerilimi vermelisin, üstü kapalı olmalı kadın kinayeler ile konuyu anlamalı ve hayal kurmalı. date sırasında ise fiziksel temas önemli, giydiği taktığı bir takıdan yola çıkarak el, dirsek altı kol, mide/göbek, vb. yerlere dokunmalısın bu heyecanı arttırır öz güvenini gösterir.

bunları yapmadığın sürece "iyi çocuk"sun. ne kadar tipin olsa da, fiziğin ile ne kadar ilgi çeksende bir işe yaramaz. en fazla çok sarhoş ve libidosu tavan yapmış bir hanım efendi üzerine çıkarsa o zaman bişiyler olur.


"arkadaş olarak görüşelim" etrafımda dur seninle eğleneceğim ama mekandan ayrıldıktan sonra başkasının yanına gidip onunla sevişeceğim demek. o nedenle bu lafı duyduktan sonra benim arkadaşlarım var zaten de ve uzak dur.

date'lerini bir etkinlik olarak planla, go-cart'a mı gidersiniz, şarap tadımına mı, lünaparka mı orası sana kalmış. date'i planlarken kendi keyif aldığın şeyler olmalı. böylece en azından heyecan kısmını halletmiş olursun.

not: biraz hızlı davranmalısın ama saldıray abi gibi ikizz yatak var dememen lazım, dediğim gibi üstü kapalı olmalı, ilk date'de yatak da olabilir bu da mümkün ama dediğim gibi mesajlarda falan sürekli cinsel gerilimi vermelisin. "


Burada asıl hüner isteyen mevzu, kime, hangi dozda bunları yapabileceğini anlamak. Bunları okuyup "bu erkekler salak herkesi tek tip sanıyor" diyen kadınlar var şimdi duyuruda, azıcık daha triggerlanmayı bekliyorlar, aksi şeyler yazabilirler. Onlara inanma, onlara güvenme...

Latifesi bir yana, selam'ın söyledikleri çoğu durum için geçerli. Normal bir flört, cinsel birliktelik veya herhangi bir heyecan arıyorsan bunları yaptığın 10 senaryonun birkaçında başarılı olursun. Yüzde kaç olacağı tipine ve kendini ifade edebilme becerine bağlı.

Ama ben sıra dışı bişi istiyorum, standart bir flört olmasın, birbirimize cuk oturduğumuz, samimi ve gerçek paylaşım yaptığımız, farklı hissettiren bişey olsun diyorsan bu tarz "taktik" oyunlarının işin "ruhunu" kaçırdığını düşünüyorum. Ya da şöyle söyleyeyim, bunların hepsini bir hedef uğruna hayata geçirdiğinde bir noktada sen sen olmuyorsan, kendinden ödün vermiş ya da bir nebze olmadığın biri gibi davranıyorsan; birkaç kadından sonra başka bir şey aramaya başlıyorsun.

O yüzden genel anlamda ne istediğine karar verip uygula bu taktikleri.
0
Bruce
(24.10.21)
Belki de gerçekten devamlılığı olan bir şey arayışında değildir karşıdaki. Canı sıkılmış ve dışarıda takılacak birini arıyor olabilir, network için kasıyor olabilir, gold digger olabilir vb.

İnternet tanışmasında kadınlara genelde çok yalan söylüyorlar. Gece geçirildikten sonra numarasını siliyorlar. Sen dürüstsen olduğun halinle yalanların yarattığı heyecanı yaratamıyor olabilirsin. Mesela adam asgari ücretli diyelim. Şuraya gittim, bunu yaptım, bunu yapacağım diye ortalama heyecan pompalıyor. Kesinlikle gerçek kimliğini ortaya koymuyor. Tamamen duygulara yönelik hamleler.

Soruna cevap olarak da 1 derim
0
roe
(24.10.21)
nedeni neden önemli ki. sonuçta ilişki istiyorsan (öyle anladım) başka biri gibi davranmaya çalışmak ya da yukarıda anlatılanlar gibi 'taktik' kullanmak sürdürülebilir bir şey değil. ve ancak başka biri gibi davranırsan seninle olmak isteyen birini sen niye isteyesin.

ilişki değil de kadınlar seni çekici bulsun istiyorsan yüzeysel bi seviyede, enstrüman çalmak spor yapmak ya da sevdiğin herhangi bi konuda çok çalışmak, yani kendine yatırım yapmak en mantıklısı. pek çok insan bunları çekici bulur.

zaten sen de yoğun duygular hissetmiyormuşsun. belki burda senin hislerinin bilinçsiz dışa vurumu bile bazı insanların hislerini etkiliyordur. belki hepsi aynı şeyi söylüyor ama tamamen farklı nedenlerle söylüyor da olabilirler.

sonuç olarak nedenin hiç önemi yok. ilişki arıyorsan bunun için iki kişi lazım. senin yapman gereken pek bir şey yok bence aramaya devam etmek dışında. ya da tam tersi aramayı bırakmak dışında.
0
curious mind
(24.10.21)
Ben bir kadın olarak kendi deneyimimi söyleyeyim. Bir erkekle bir saat geçirdikten sonra onunla daha fazlasını isteyip istemediğime karar vermiş oluyorum. Bunun efendilikle, yok efendim cinsel gerginlik yaratmakla filan bir ilgisi yok. Tanıştığımız insanların çok azıyla anlaşabilmemiz ya da çok azına çekim hissedebilmemiz zaten normal bir şey. Size "düşecek" kadın ne yaparsanız yapın "düşer".
0
inawen
(24.10.21)
yorumları okuduktan sonra ekleyeyim; ilk yorumumda dediklerim "olması gereken" yani zaten böyle olmalısın. o duruma gelinceye kadar ise evet taktik bir anlamda doğru ancak belli bir amaç için (seks, ilişki vs.) için yaparsan taktik. Bu gerçekten de bruce'un dediği gibi yorucudur, çok yorucudur ve bir yerde bir kelimeyi yanlış kullandığın için olacağı varsa da olmaz. ardından da düşünürsün böyle demişlerdi yaptım ama ne oldu da bu iş yalan oldu diye.

içinden gelen çiçekler alıp yollarına dökmek ama yapman gereken kadını "normal" olarak görebilmen, bu kısım çok yorucu zira "kadınlnar çiçektir", "kadınlar narindir", "kadınlar korunmaya muhtaçtır", "kibar olmalısın", "nazik olmalısın" vb gibi şeylerle büyüdük, kadınlar erkeklerden çok daha güçlüler, ayrılırsam ölürüm diyen kadın en fazla 1 ay içinde yeni biriyle bir ilişkiye başlayabiliyorken bir erkek yıllarını biten ilişkisine verebiliyor. kadın eski ilişkisinin hayatını bu gün etkilemesine izin vermezken erkek yıllar sonra bile etkilemesine izin veriyor. "o"nun gibi birini arıyor. kadınlar şehirde/köyde erkeklerden on kat daha güçlü, buna göre davran.


bu nedenle zihinlerimizin en dibine kadar işlemiş bu fikirleri silmek ve davranışlarımızı değiştirmek çok zor olabiliyor işte taktik kısmı buradan geliyor. bir amaç için yaptığımız sürece taktik oluyor. taktik yapabilirsin, kadınlarda çok fazla yapıyor istediği biri varsa. burada konuyu taktik olmaktan çıkartıp doğal hale gelmesi bir süreç. şu an bu yazıyı okuyan herkes bir durumda, kimi kilolu, kimi zayıf, kimi zengin kimi değil, her ne halde olurlarsa olsunlar o noktaya bir sn. de gelmediler. şu anda ki halleri de doğal halleri. kiloluysa doğal kilolu taktik değil, zayıfsa doğal zayıf bir sn de zayıflamadı ve tam olarak şu an o kişiinn en doğal hali. herkes bir süreçten geçti, geçiyor, geçecek. davranışlarımız duygularımız ve onları ele alma şeklimiz sürekli değişecek.

buluşmaların bir etkinlik etrafında kurarsan heyecanı tamamlarsın demiştim. kadınlar eve geldiklerinde dedikodusunu yapacakları bir şey isterler. arkadaşı sorduğunda "kahve içtik oturduk sohbet ettik" demek istemezler. oraya gittik buraya gittik şunu yaptık, belimi tuttu çok heyecanlandım birden" demek isterler bununla hava atarlar diğer kadınlara.

örn: bir arkadaşımda kalmıştım pandemi zamanında, pazar günü dışarı çıktık yürüyoruz (sokaya çıkma yasağı var), çıkmadan önce de polis çevirirse seni öne atarım falan demiştim. polis çevirdi gerçekten de ve hanım arkadaşım (maskülen bir hanım) direk atlayarak ya işte benim kabahatim falan diyip savuşturdu, ardından polis memuru beni yabanci biri sanıp 5 dakika ingilizce bişiyler anlattı ( yasak var cart curt) have nice day diyip devam ettim hiç bozuntuya vermeden, aylar geçti hala anlatıyor gülüyor eğleniyor. iyi çocuk olsa idim evde oturur evden çıkmazdık (kanunlara niazmlara saygılı biri) o gün bu yaşanmazdı ve hikaye anlatılmazdı.


birde not: asla ve asla kadınlardan ilişki tavsiyesi alma, aldığında da ne diyorlarsa tersini yap. kadınlar ideal dünyayı anlatıp bu ideal dünyayı istemiyorlar. öyle olsa idi cennetten kovulmazdık, 40 huri/nuri ile günümüü gün ederdik.
0
selam
(24.10.21)
@selam

Cok tesekkür ederim, baya bir analiz yapmissin. Genel hatlariyla anliyorum demek istedigini. Ilk görüsmede heyecanli seyler yapma fikri benim de aklimdan geciyor ama böyle birsey teklif ettigim birkac kisiden "tekrar görüstügümüzde yapariz, ilk sefer icin kahve/sarap icelim" seklinde yanitlar aldim. Sanirim kadinlar ilk görüsmeyi daha basit tutma egiliminde oluyorlar (muhtemelen daha güvende hissediyorlar ve görüsme istedigi gibi gitmezse kahveyi/sarabi icip hemen kalkabilme opsiyonlari acik oluyor). Ayrica heyecanli etkinlikler uzun zaman ayirmayi gerektirebiliyor ve masrafli olabiliyor. Henüz tanimadigi, nasil anlasacagini bilmedigi birisiyle nispeten uzun süren ve masrafli birsey yapmak istemiyor olabilirler. Fakat istisnasiz tüm ikinci görüsmeler icin daha etkinlik tarzi heyecani yükseltebilecek ve ilk görüsme sirasinda kesfettigimiz ortak zevklerimizle alakali bir sey teklif ediyorum ama iste o asamaya gecemiyoruz :)

Aslina bakarsan ben de genellikle ilk görüsmeleri fazla beklentiye girmeden nispeten kisa tutma taraftariyim. Internetten tanistigim insan reelde de ayni kisi mi, ekranda ve mesajlasma sirasinda begendigim kadar gercek hayatta da begeniyor muyum gibi seylerin yaniti evetse benim icin ilk görüsme gayet iyi gecmis demektir. Ama iste yeterli olmuyor demek ki.
0
🌸polopan
(24.10.21)
hocam peki bu online mecralara koyduğunuz fotolarda vb. normalde olduğunuzdan çok daha iyi fotolar kullanıyor olabilir misiniz? mesela ben erkek olarak bu dating applerde artık gördüğüm kızlardan minimum 2 puan düşüyorum fiziksel görünüş olarak. yani kızın fotolara baktığında 8/10 diyorsam demek ki bu kız reelde 6-6.5/10 falan diyorum. insanlar bu foto işini çözmüş gerçekten, nasıl güzel çıkıyorlar o fotolarda öyle.

sizde de benzer bir durum olabilir mi acaba, bir heves buluşmaya gelip de hayal kırıklığı yaratma durumu
0
bobinhoo
(25.10.21)
@polopan bu durumda ise yani kahve şarap ise zaten aslında bir noktaya gelinmiş (özellikle alkol için geçerli) mümkünse ilk buluşmada öyle bir yer seç ki başka mekanlar olsun yakında. ilk kahve/şarap sonrası başka bir mekana geçin, orada bir süre geçirip tekrar başka mekana geçin her bir mekan değişikliği kadının algısı tarafında farklı bir buluşma gibi gelecektir 20/30 dakika yeni bir mekana geçiş için iyi bir zamanlama. mekanları önceden sen belirle ve karşı tarafa söyleme, spontane gibi gelişmeli, "kalkalım mı" diye sorma, "kalkalım buradan başka yere gidiyoruz" de. bu yine kadında heyecanı (bilinmezlik) arttıracaktır. kadının yapmasını istediğin her hangi bir şeyi soru olarak iletme. "gelir misin" değil, "gel" kısa, öz, net, özgüveni yüksek dil.

kadınlar genelde kendi evlerine yakın yerleri tercih ederler, geri dönmesi kolay olmalı.

senin için iyi olan kadın için iyi olmayabilir. buluşmalarda kendinden bahsetme, cümlelere ben diye başlama. buluşmaları kendi zevklerine göre belirle ortak zevklere göre değil. kadın seni beğenirse senin sevdiğin şeyleri de beğenir. zevklerinden vaz geçmemelisin. sorulara üstü kapalı cevap vermelisin, ailenden, kendinle ilgili (geçmiş, gelecek) hiç bir şeyi paylaşmamalısın. özellikle mesajlaşırken düşünecek vaktin var ne diyeyim diye. ana fikir şu: bu kadınla beraber olmamamın XXXX ile ne alakası var? örneğin işin ile bir alakası var mı? bence yok. eski sevgilin ile bir alakası var mı? bence yok. ailen ile alakası var mı? bence yok, inanışın ile alakası var mı? bence yok.

örnek:
s: ne iş yapıyorsun?
c: hali kilim import export,
c: çek senet tahsilat,
c: boş zamanlarımda clark kent/bruce wayne olarak çalışıyorum vs. gibi

karşı tarafa da bu tür sorular sormamalısın. bırak kendisi anlatsın. konuşmalarını cümle uzunluğu ile ölç. az kelime kullan ve az konuş, kadın daha çok konuşmalı, ideal oran (araştırmalara göre) %30 erkek %70 kadın konuşmalı. bu tür buluşmalar daha ideal geliyor kadınlara.

cinsel gerilim yada cinsel göndermeli espriler iyidir. kadın seninle niye buluşuyor ki? kara kaşın kara gözün için değil, banka hesabındaki milyonlar için değil, araban için değil, sevişme ihtimali için buluşuyor, buluşmaya da bu ön fikir ile geliyor. buluşmaya geldiğine göre de seni bir şekilde beğenmiş, mesajlaşma da fena geçmemiş. bunlar senin avantajına şeyler.

hiç kimse hiç bir ortamda aynı değil. babanın yanında başka birisin, okulda başka, iş yerinde başka, mahalle arkadaşınla başka, markette başka birisin. internette de başka birisin aslında. kadınlar da öyle. senin yanında başka başkasının yanında başka. internette ise bambaşka. önüne gelen kişi ile nette tanıştığın kişi bambaşka kişiler olacaktır. dert etme bunu. fiziksel beğeniye ve eğlenmeye odaklan. eğlenmelisin. eğlenmelisin eğlenmelisin, karşı taraf sana morali bozuk gelebilir seni ilgilendirmez kendisi çözmeli sen değil sorma umursama eğlenmene bak. sen eğleniyorsan o da eğlenecektir.


not: ilk buluşmayı zirvedeyken bitir. kadın aa ne güzel eğleniyorduk niye gidiyorsun ki şimdi demeli.

not 2: buluşmalara özel hazırlanıp gitme, normalin neyse öyle git.
0
selam
(25.10.21)
bence gerçekten iyi insanlara denk gelmişsin bu duruma şükretmen lazım
buluştuğun kişiler senin vaktini boş yere harcamıyor, umut vermiyor

buluştuğun kişilerle dış görünüş olarak yakın mısın

kadınlarda zaman ve evlilik erkeklere göre daha kritik
bu durum da onları daha seçici olmaya itiyor
0
bir soru sorcam
(25.10.21)
(6)

Haber takibi için twitter hariç uygulama?

ir mania
Twitter trumpa yaptığı gibi hesaplarımı banladigi icin yeni bir platform arayışına girdim. Dünden beri bununla uğraşıyorum. Cidden piyasadaki hiçbir uygulama twitter kadar iyi değil. Twitterdaki tweetleri çeken bir uygulama olaa bile işimi görecek ama o da yok. Hürriyeti takip edince kedi ağaca kaçt
Twitter trumpa yaptığı gibi hesaplarımı banladigi icin yeni bir platform arayışına girdim. Dünden beri bununla uğraşıyorum. Cidden piyasadaki hiçbir uygulama twitter kadar iyi değil. Twitterdaki tweetleri çeken bir uygulama olaa bile işimi görecek ama o da yok. Hürriyeti takip edince kedi ağaca kaçtı tarzı haberler geliyor. Twitterdaki çoğu sayfa zaten yok.
0
ir mania
(24.10.21)
Aposto
0
freebird5406_2
(24.10.21)
İstediğim tam olarak twitterda takip ettiklerimi twitter platformu dışında aynen takip etmek. Atıyorum ekşi twitter hesabından bir twit atıldı ben onu takip ediyorsam o uygulamada bana düşmeli. İstediğim hesaplar post atınca bildirim de alabilmeliyim. Istemediklerimi de engelleyebilmeyim. Aslında twtiterin rss versiyonunu istiyorum. Mesajlaşma olmasın takipçim olmasın sadece twitterdaki istediğim hesapları twitter disi bir uygulamada takip edebileyim. Bazı uygulamalar iyi ama ya sadece türkçe ya da ingilizce kaynakları getiriyor ve özelleştirme imkanı kısıtlı
0
🌸ir mania
(24.10.21)
Yeni hesap açacaz yani bi şekilde mecbur

@aloha indirdim çalışmadi
0
🌸ir mania
(24.10.21)
rss uygulamaları neden iş görmüyor? ben firefox eklentisi olarak Feedbro'yu kullanıyorum ama bilgisayarda.
0
curious mind
(24.10.21)
@mind isteklerimi yukarda yazdım o uygulamalarda alakali alakasiz her içerik geliyor.
0
🌸ir mania
(24.10.21)
Twitter hesap askıya alma saçmalığı olmasa aslında en ideali gibi duruyor
0
🌸ir mania
(28.10.21)
(8)

Kitap okumaya karşı yoğun direnç gösterme hali

vestasy
Okumak istediğim bir sürü kitap var ama üç dört aydır çok zorlanıyorum okurken. Elim bir türlü kitaba gitmiyor, kitabı elime alabilip bir sayfa açsam daha ilk paragraf bitmeden kapağını kapatıp yerine bırakıyorum hemen. Hepsi çok beğenerek aldığım, konuları ilgi alanım olan kitaplar. Ne yapsam, bu d
Okumak istediğim bir sürü kitap var ama üç dört aydır çok zorlanıyorum okurken. Elim bir türlü kitaba gitmiyor, kitabı elime alabilip bir sayfa açsam daha ilk paragraf bitmeden kapağını kapatıp yerine bırakıyorum hemen. Hepsi çok beğenerek aldığım, konuları ilgi alanım olan kitaplar. Ne yapsam, bu durumu nasıl düzeltsem bilemedim. Her geçen gün üzülüyorum. Var mı bu durumla ilgili herhangi bir öneriniz?
0
vestasy
(24.09.21)
Çeviri yapıyorum diye kitabı katleden, insanı okumaktan, hayattan soğutan çevirmenler var. Onlardan uzak durmak ilk şart.

İlgini çekecek hafif kitaplar bul. Kendine günlük programına uygun bir okuma saati belirle. Şu kadar sayfa okumadan kitabı elimden bırakmayacağım de.

Ben öyle yaptım.
0
Mirket
(24.09.21)
alternatif olarak ne yapiyorsunuz bu onemli bir veri. belli ki oncelik kitap degil su anda. belki daha onemli buldugunuz baska bir gorev ve sorumluluklariniz var. ya da belki gun icinde cok stresli veya kafa yormali bir seyler yapiyorsunuz, aksam kitap fasli zor geliyor bos bos tavana bakmak, bir seyler izlemek ya da instagram'da filan takilmak daha iyi geliyor olabilir. bir sure kendinizi kitaba sartlamayip diger onceliklere izin verin. zamani geldiginde okursunuz zaten ilginizi ceken kitaplarmis madem.
0
in vino veritas
(24.09.21)
süre hedefi koyun +1
0
curious mind
(24.09.21)
Valla bu hal bence dönem dönem herkese oluyor. O yüzden ben cidden okumak istemiyorsam okumuyorum, dokunmuyorum dahi. Bı uzaklaşıyorum. Okuma isteği geldiği zaman ya da okumam gerektiği zaman pomodoro ile okuyorum.
0
Amaranta ursula
(24.09.21)
abi canın istemiyor demek ki niye zorluyorsun ki?
0
floydian
(24.09.21)
Dopamin detoksunu bi araştırın. Dopamin bağımlısı olduk bir çoğumuz, ekranlarda, sosyal medyada uyarana ve dopamine boğuluyoruz. Sonra kitap okumak yeterince tatmin duygusu yaşatamıyor.

Dopamin bağımlılığı, dopamin detoksunu araştırın.
0
zimbirik
(24.09.21)
@in vino+1
Ben de pek ustune dusmuyorum, okuyasim yoksa yoktur deyip geciyorum. Sonra bir ara kendi kendine geliyor o duygu. Oyle gorev bilinciyle her gun su kadar okumaliyim tarzi seyler bana cok anlamsiz geliyor acikcasi. Kendini zorlarsan ve zoraki bir rutin olusturursan o aktivite artik zevk almak icin yapilan bir sey olmaktan cikar ve bir an once gorevini yerine getirip kurtulmak isteyecegin bir seye donusur bence.
0
j r r tolkien hayrani
(24.09.21)
@floydian +1

Canınız istemiyorsa okumayın allahın emri değil ya.
0
burka
(24.09.21)
(10)

Mimarlık okumak çok mu kötü tercih

trgydl
Mimar sinan veya yıldıza yerleşecek bir öğrenci adayı var. Ama morali bozuk sosyal medyada okuduklarından ötürü. Yok iş bulamazsın yok bölüm çok zor vs gibi. Ne derece doğru? Olumlu yanları ne
Mimar sinan veya yıldıza yerleşecek bir öğrenci adayı var. Ama morali bozuk sosyal medyada okuduklarından ötürü. Yok iş bulamazsın yok bölüm çok zor vs gibi. Ne derece doğru? Olumlu yanları ne
0
trgydl
(21.08.21)
İnşaat mühendisiyim. Hç bulaşmasın. İtüden mezunu bile düşük ücretlere çalışacak gibi duruyor
0
neysene
(21.08.21)
birkaç gün önce de benzer bir duyuruya yazdım; artık tıp ve iyi okulların iyi mühendislikleri dışındaki bölümler işsizlik/asgari ücret/asgarinin bir tık üstüne mahkum.

ne okuyacaksa iyi okulda okuması ve okurken de kendini geliştirebildiği kadar geliştirmiş olması lazım. okul bitmeden iyi seviyede yabancı dil, program bilgisi vs. lazım. çünkü her alanda inanılmaz mezun sayısı ve inanılmaz bir rekabet var.
0
candide
(21.08.21)
sakın, 2005 çıkışlı mimarım, bir dönem iyiydi ama artık autocad 3dmax aşırı yaygınlaştı. yeni mezunlar bu programları kullanan birer operatör haline geldi. eğer zengin çevresi yoksa zenginlerle arkadaşlık etmeyi kendini pazarlamayı bilmiyorsa sadece tasarım seviyorsa hiç bulaşmasın, gerçekten hiç bulaşmasın sürünür. en son duyduğum 3 bin lira maaş veriyolardı yeni mezunlara. durum çok çok kötü ve ilerde de düzelecek gibi değil aşırı çok mezun var. sen yapmazsan başkası yapar.
0
sipsiyah
(21.08.21)
İyi maaşlı pozisyonlar var elbette ama piyasada aşırı miktarda mimarlık mezunu var. Öne çıkmak çok zor. Bu konuda tutkulu ise yapılmayacak bir şey değil ama amacı iyi para kazanacağı bir meslek bulmak ise çok daha kolay meslekler var tercih edilebilecek.
0
chavezding
(21.08.21)
Cevaplaması zor bir soru.
Türkiye'de moda, mimarlık, reklamcılık, medya vb gibi kreatif mesleklerde iyi yerlere gelmek için çevre, maddi güç ve kişisel olarak çok donanımlı bir insan olmak gerekiyor. En azından bunlardan ikisine sahip olmak çok fark yaratıyor.

Bunun iki yolu var. Ya aileden gelir ki bu kolayı. Ya da birey kendi kendine bu varlığı inşa eder adım adım. Önce çevresini oluşturur, sonra maddi olarak güçlenir, bunları yaparken de kendini geliştirir. Ama bu elbette çok meşakkatli bir süreç.

Gelelim sektör gerçeklerine. Mimar değilim, ama yukarda saydığım sektörlerden birindeyim. Haliyle epey mimar tanıdığım da var. Bazıları orta halli ailelerden geliyorlar. Onlardan duyduklarım aslında kendi sektörümdeki hikayelere de benziyor.

Öncelikle ülkemizdeki arz talep durumlarındaki dengesizlik burada da geçerli. Sektör dar, ama mimar sayısı fazla. Her yıl yeni mezunlar da ekleniyor buna.
Haliyle işverenler için mimar bulmak oldukça kolay. Türkiye'deki binalara şöyle bir baktığınız zaman da mimarın ne kadar nitelikli olduğuyla kimsenin ilgilenmediği belli oluyor. Önemli olan inşaat şirketindeki mimar pozisyonu işi ortalama şekilde götürecek biriyle dolu olsun. Bu durum ücretlere de yansıyor. Eğer yeni mezunun maddi gücü yoksa, pazarlık şansı da olmuyor. Oldukça düşük ücretlere evet demek zorunda kalıyor. Çünkü tecrübeye de ihtiyacı var.

Tabii ücretlerdeki sorun, işe girdikten sonra iş yüküne de yansıyor. Uykusuz geceler, stresli sunumlar, bitmek bilmeyen revizyonlar... Milyonluk bütçeleriyle hata kaldırmayacak projeler... Aşırı stres yaşıyorlar.

Günün sonunda inşaat sektöründe çalışıyor her mimar. Haliyle ne kadar sanat tarihi soslu bir eğitim ve meslek hayatı olsa da, günün sonunda inşaat sektörünün tüm sertliği işin her evresine sirayet ediyor. O şantiyeye gidiliyor yani:)

Sektörde tecrübe kazandı, patronlardan bıktı. Kendi ofisini açmak istedi. Bunu yapan çok insan var. Butik ofisler açanlar var. Ama burada da bir çevre gerekiyor iş sürekliliği için.

Türkiye'de şartlar böyle. Eğer eğitim hayatını yurtdışında sürdürebilir ve yabancı bir şirkete adım atabilirse çok daha farklı bir kariyer planı yapabilir.

Bu arada ben duyduğum en kötü şartları sıraladım. Elbette bunları yaşamayan insanlar da var. Ya da farklı kariyer rotaları da var. İç mimarlık yapabilir vs.

Bu arada hangi mesleği seçerse seçsin, genel olarak buna yakın şeyler yaşayacak. Eminim yazılımcılar da bunu söyler.
Pazarlamacılar da...

O yüzden sevdiği bir işi seçsin ki, en azından bu yaşayacaklarını tolere etmesi daha kolay olur.
0
anten
(21.08.21)
Düşük maaşla başlansa da sonradan geliri yükseltecek pozisyona gelmek kişinin kendi elinde. Yurtdışı kapısı da var, Mimar Sinan mimarlık mezunu olup Almanya'da Dubai'de İngiltere'de çalışan da var, Hollanda'da Delft'te doktora yapan da (bizzat arkadaşlarım hepsi, kulaktan dolma değil). Ülkenin genel şartları gibi çalışma şartları da zorlaştı elbette ama her zamanki gibi kişiye bakıyor kendini geliştirmek. Bölümü okuması çok zor, orası doğru.
0
gmzo
(22.08.21)
yukarıda yazılanlara katılıyorum çok mezun var, maddi imkanlar (masraflı bölüm) ve çevre önemli. tabii ki sevdiğin işi yapmak da önemli ve mimarlık insana çok şey katan bir bölüm ama bölüme girmeden sevip sevmeyeceğini anlayabileceğini düşünmüyorum. 1-2 sene deneyip sonra sevmezse geçiş yapmayı düşünebilir eğer ÇOK istiyorsa. ailesini çok zora sokmayacaksa. ama risk almaya değer mi? işsizlik yıpratıcı ve bölüm de zor. eğer varsa öyle bölümler, sektörde talebin daha yüksek olduğu bölümleri tercih etmesi daha mantıklı olur.

ya da tam tersi daha mantıklı bir bölüme gidip mimarlık bölümünden ders almayı deneyebilir sevip sevmeyeceğini anlaması için. her durumda bu bölümü okumaya kesin karar vermeden bu mesleğin ve ona alternatif mesleğin sektör ve çalışma şartlarını iyice araştırsın.

edit: bu arada ben daha iş hayatına atılamadım. "işsizlik zor" lafına takılmayın. sektör şartlarının zor ve rekabetin fazla olduğunu biliyorum yalnızca, yıldız ya da mimar sinandan mezun olanlar işsiz kalmıyordur belki de onu bilmiyorum.
0
curious mind
(22.08.21)
itü son sınıftayım, seçmesin. tünelin ucunda ışık yok. sektör zaten batık. inşaat altın dönemi de bitti. ayrıca mimarlık 3.dünya ülkelerine göre bir meslek değil.
0
xrated
(22.08.21)
soruyla alakali degil ama ulkedeki mimarlarin bu durumda oldugunu bilmiyordum. cidden uzuldum
0
oscar
(22.08.21)
okuması zor, çalışması daha zor. özel bir alanda uzmanlaşmazsanız (atıyorum restorasyon) piyasadaki mimar enflasyonundan dolayı maddi getirisi de düşük olacak. ancak çevreniz ve maddi gücünüz var ise, ortaokuldan beri mimar olma hayali kuruyorsanız vs. girin okuyun.
0
zgrydn
(22.08.21)
(5)

2.doz Biontech'i ilkinden 77 gün sonra olmak?

Berck
Merhaba. 2. doz Biontech aşımı, ilk dozdan 77 gün sonra olacağım. İdeali olarak daha erken olmam gerektiğini biliyorum ama şartlar böyle gerektirdi.Şunu merak ediyorum; 2 doz arasında bu kadarlık bir zaman dilimi bulunması, aşının bendeki faydasını, verimini düşürür mü? Bu anlamda bir sıkıntı yaşar
Merhaba.

2. doz Biontech aşımı, ilk dozdan 77 gün sonra olacağım. İdeali olarak daha erken olmam gerektiğini biliyorum ama şartlar böyle gerektirdi.

Şunu merak ediyorum; 2 doz arasında bu kadarlık bir zaman dilimi bulunması, aşının bendeki faydasını, verimini düşürür mü? Bu anlamda bir sıkıntı yaşar mıyım yani?
0
Berck
(21.08.21)
6 ay arayla yaptırmak en optimum sonucu veriyor diyorlardı yanlış bilmiyorsam, yani olumlu olmalı bu durumda.
0
rca
(21.08.21)
12 hafta sonra ertelemek daha güçlü bağışıklığa neden oluyor diye bir çalışma okumuştum. eğer enfekte olmam diyorsanız 77 gün kötü değil.
0
false pretension
(21.08.21)
pfizer firması ilk dozdan 21 gün sonra ne olduğunu bilmediğini, 44 gün sonrasında da koruyuculuğun kalmadığını belirtiyor.
0
xiii
(21.08.21)
Yorumlari okudum ve yanlis bilgi veriliyor maalesef. Burasi yerine en azindan aile hekimi ile gorusun. CDC'nin onerisi ikinci doz zamaninda yaptirilmadiysa munkun olan en kisa zamanda yapilmasi. Buradaki insanlar sizin saglik durumunuzu bilemez o yuzden doktorla konusmak daha mantikli. 12 hafta, 6 ay vs. bunlar nereden cikiyor bilmiyorum ama boyle bir durum yok. www.cdc.gov
0
earthsean
(21.08.21)
false pretension'ın bahsettiği çalışmayla ilgili bilgi şurada var: www.birmingham.ac.uk
80 yaş üstündeki insanlarla yapılmış ve henüz peer-reviewed değil.
0
curious mind
(21.08.21)
(13)

Sınıfsal çatışma anlatılan dizi/film önerisi

Olric
Sb
Sb
0
Olric
(19.08.21)
la zona (2007)
0
blatta hiberna
(19.08.21)
The platform
Los lunes al sol
Sarmaşık
I, Daniel Blake
(ilki tam olarak beklentinizi karşılar, ancak diğerleri de işçi sınıfı hikayeleri)
0
shakespearesmother
(19.08.21)
Ken Loach izleyebilirsiniz.
0
signore
(19.08.21)
%3 isimli dizi fena değildir
0
lappuntamento
(19.08.21)
Ken loach + 1
Novecento (1900)

Ayrıca 2006 yılından bu yana düzenlenen işçi filmleri festivalinin sitesinden her yıl gösterilen filmlerin listesine bakabilirsiniz.
0
temasettin
(19.08.21)
Bilim Kurgu tadında istiyorsanız yukarda da bahsedilen %3'ün ilk sezonu gayet güzel (sonra bozuyor ama önemli değil, ilk sezonu kendinize final yapabilirsiniz)

Daha tarihsel olsun derseniz Downton Abbey var. İngiltere'deki alt aristokrasinin yavaş yavaş silinip yeni bir üst orta sınıfın oluşmasını görebiliyorsunuz.

Sonra yine bilim kurgu olarak In Time diye bir film var. Bence güzelim konuyu harcamışlar ama izlenir. Kısaca para yerine zaman kullanan insanların yaşadığı bir distopya.

Sonra yine bilim kurgu olarak Downsizing ve Upload var. Downsizing ekonomik zorluklar çeken orta sınıfın kendini küçültüp oyuncak malikanelerde falan yaşamasını anlatıp sona doğru saçmalıyor yine. Upload'sa bence şimdilik güzel giden bir komedi. İnsanlar kendilerini ölüm sonrası için para verip sanal cennetlere yükletiyor. Parası çok olan güzel bir müşteri hizmeti alıyor, az olan buglarla dolu sistemlere yükleniyor falan.
0
akhenaten
(19.08.21)
La valla
0
ala09
(19.08.21)
parasite. en iyi film oscarı aldı 2019'da.
0
pardus
(20.08.21)
Potemkin Zırhlısı
0
unabomber
(20.08.21)
Ken Loach ayak takımı, riff raff
0
whoshothesheriff
(20.08.21)
the good lord bird
0
curious mind
(20.08.21)
Dizi olarak;

Downton Abbey
0
put it in your appropriate place
(20.08.21)
Bilimkurgu olarak, yeni çekilen Cesur Yeni dünya... Süper
0
exiztenz
(20.08.21)
(17)

Bütün güzel dizileri izlemişim gibi geliyor, dizi önerisi

fildirfildir
İzlediğim diziler: the sopranos, the oz, the wire, six feet under, lost, buffy the vampire slayer, the x files, fringe, misfits, stranger things, prison break, sons of anarchy, true blood, house md, nip tuck, enf of the fucking word true detective, rick and morty, westword, american gods, spartacus,
İzlediğim diziler: the sopranos, the oz, the wire, six feet under, lost, buffy the vampire slayer, the x files, fringe, misfits, stranger things, prison break, sons of anarchy, true blood, house md, nip tuck, enf of the fucking word true detective, rick and morty, westword, american gods, spartacus, brooklyn 99, himym, modern family, bojack horseman, coupling, community, fleabag, (+fleabag'i yapan kadının diğer dizisi), girls, attack on titan, evangelion (listeye ekledim öneren olur diye), ezel, after life, black mirror, preacher, sense8, big little lies, masum, cansu dere'yle haluk bilginer'in oynadığı öteki polisiye dizi, mindhunter, love death and robots, ratched, strike, skins, trailer park boys. Game of thrones, the witcher, breaking bad, chernobyl, the good place, sherlock ve friends'i de izledim.


Arsız bir diziciyim; californication, seinfield, the office, its always sunny in philadephiya, firefly dışında izlenecek dizi yokmuş gibime geliyor ama komedi havamda da değilim. Dexter var bi' de ama korkuyorum öyle şeyleri izleyince. Lütfen önerin.
0
fildirfildir
(22.07.21)
Better Call Saul
Dark
The Queen's Gambit

edit: alttaki cevap sonrası izlediklerinizi çıkardım.
0
himmet dayi
(22.07.21)
doctor who
0
lemmiwinks
(22.07.21)
dogs of berlin
dark
0
lemmiwinks
(22.07.21)
upload
the expanse
0
lemmiwinks
(22.07.21)
dexter i mutlaka izlemelisiniz
0
camene87
(22.07.21)
the handmaid's tale
0
lemmiwinks
(22.07.21)
leverage
the mentalist
0
lemmiwinks
(22.07.21)
lucifer
living with yourself
russian doll
sex education
sherlock
shameless
0
lemmiwinks
(22.07.21)
supernatural
spinning out
0
lemmiwinks
(22.07.21)
yazılanlardan better call saul, queen's gambit, russian doll +1 bunlar dışında mr. robot, mad men, love death and robots.
0
curious mind
(22.07.21)
Normal People
Episodes
Kominsky Method
Sex Education
I Hate Suzie
The Good Wife /The Good Fight
Dexter +1
0
(22.07.21)
The Americans
Homeland
0
sinematikcrop
(22.07.21)
weeds
0
meko
(22.07.21)
hannibal yok gibi geldi listede
0
anna sun
(22.07.21)
battlestar galactica
dexter
happy!
dark
Justified
Legion
the boys
invincible

anime:
Cowboy Bebop
death note
Code Geass
berserk
Baccano!
fullmetal alchemist
hellsing
0
late viper
(22.07.21)
house of cards izlemeden ölme
0
legalize marijuana
(22.07.21)
anne with an e
0
msb
(22.07.21)
(3)

İngilizce B1 için nasıl çalışmalı?

neysene
- a2 seviyesinde gramerim iyi- basit cümleleri konuşabiliyor ve karşımdaki kişiyle çok rahat olmasa da anlaşabiliyorum- 1. problemim yabancı kişinin ingilizce konuşurken çok hızlı gelmesi. Kısa cümlelerde sorun yok ama uzun cümleleri kelime yardımıyla ancak yazılı olarak anlayabiliyorum.- 2. Problem
- a2 seviyesinde gramerim iyi
- basit cümleleri konuşabiliyor ve karşımdaki kişiyle çok rahat olmasa da anlaşabiliyorum
- 1. problemim yabancı kişinin ingilizce konuşurken çok hızlı gelmesi. Kısa cümlelerde sorun yok ama uzun cümleleri kelime yardımıyla ancak yazılı olarak anlayabiliyorum.
- 2. Problemim ise kelime bilgim çok az ama bana bir kelimeyi 50 kere yaz gibi sıkıcı işlerden çok eğlenceli ya da interaktif şeyler lazım.
- 3. Problemim ise ingilizce öğe dizilişinin türkçeye göre ters olması nedeniyle uzun cümlelerde (özellikle clauselarda) cümlenin başı neydi ya demem oluyor. Bu da cümleyi anlama hızımı düşürüyor, ya da karşımdaki kişiye tekrarlatmak (belki 3 kez) zorunda kalıyorum.
- 4. Problemim listening kısmında bayağı kötüyüm. Tabi bu direkt karşıdaki kişinin konuşma hızıyla alakalı oluyor. Normal hızda konuşan birinin ancak 0.75x bi hızda konuşmasını anlayabiliyorum. Bunun için audibook ve eserin yazısını (blinkist gibi applerle) açıp ya da youtubedan theresa may videoları açıp ingilizce altyazıyla takip ediyorum. Fakat bu bana bir şey katıyor mu etkisi nedir henüz hissedemedim. Sebebi yine kelime bilgisi azlığı nedeniyle bütün cümleleri olmasa da yarısını anlamadan takip etmek sıkıcı ve işlevsiz gelmeye başlıyor.

Soru: bu bilgiler ışığında benim öncelik vermem gereken şeyi ve hangi metotla olması gerektiğini ve bunu takip eden çalışma şeklini söyler misiniz?

Not: şu an için altyazısız bir ingilizce dizi izlemek romence izlemekten farksız geliyor. Aradan kelimeler yakalamak dışında telaffuzlar üzerimden kelimeleri ve özellikle bağlaçları duymak işkence gibi.
0
neysene
(09.07.21)
- listening, writing, reading, speaking bunların hepsi farklı beceriler ve hepsine ayrı çalışman gerekecek.
- hızlı gelmesi çok normal. uzun cümlelerde kafanın karışması da çok normal. zaten kolay gelse boşa çalışıyor olurdun. önce basitten başla. günlük dilin kullanıldığı, kısa cümleler kurulan dizilere bak. friends kolaydı diye hatırlıyorum. benim dil bilgim vardı liseden, dizi izleyerek dinlemeyi öğrendim (türkçe altyazıyla hem de). ve bu bence çok etkili. çünkü yazının aksine, mimikler, bağlam ve ton bilgilerini de alabiliyorsun dizi film izlerken. anlamak kolaylaşıyor. ve sevdiğin eğlenceli bir şeyi takip etmek daha kolay. bu tonlamalar sayesinde okurken cümlenin parçalarını anlamak da kolaylaşıyor bence.
- kelime öğrenmek için anki'ye bakabilirsin. bu programda kendi karşına çıkan kelimeleri kart olarak ekleyebilirsin, sana tam unutmadan önce soracak. aralıklı tekrar (spaced repetition) deniyor buna.

alt yazısız izleme zaten. zorluğu doğru ayarlamak lazım. ne çok kolay olup sıkıcı ve yararsız olacak ne de bezdirecek kadar zor. ilgini çeken bir şey olursa baktığın kaynak, yarısını bile anlamak güzel gelecek.
0
curious mind
(09.07.21)
effortles english setine bakabilirsin. ben de b1 seviyesindeyim çözüm yolları arıyorum kısa sürede ilerleme kat ettirecek.
0
bigcaptain
(10.07.21)
Podcast dinlemenin buyuk faydasini gordum ben. Ilk etapta dinledigimin yuzde 30unu ancak anliyorken bir sure sonra bu yuzde 80e cikti. Kulak asinaligi icin surekli maruz kalmak gerekiyor.
0
Kirmizibavul
(05.08.21)
(2)

Teams toplantı katılımcı sayısı max 250 mi 300 mü?

la lykia
kimi yerlerde hala 250 diye geçiyor, kimi yerlerde 300'e çıkarıldı deniyor.bilgisi olan varsa şimdiden çok teşekkürler.
kimi yerlerde hala 250 diye geçiyor, kimi yerlerde 300'e çıkarıldı deniyor.

bilgisi olan varsa şimdiden çok teşekkürler.
0
la lykia
(05.03.21)
250
0
e mice
(05.03.21)
docs.microsoft.com

burda meetings and calls başlığı altında 300 diyor. ama sadece görüntülemeyse (view-only) daha çok kişi olabiliyormuş. ayrıca Teams for Government için limit hala 250 diyor.

balık tutmayı öğret: google'da ara: teams maximum participants
0
curious mind
(05.03.21)
(7)

türkçe sorusu (korkulan eşik aşıldı)

buenosdias
geçen böyle bir haber basligi gördüm. direkt olumlu birseymis gibi algiladim. ama detay okuyunca olumsuz oldugunu gördüm.acaba ben mi yanlis algiliyorum asmak kelimesi olumlu anlam katmiyor mu?
geçen böyle bir haber basligi gördüm. direkt olumlu birseymis gibi algiladim.

ama detay okuyunca olumsuz oldugunu gördüm.

acaba ben mi yanlis algiliyorum asmak kelimesi olumlu anlam katmiyor mu?
0
buenosdias
(26.02.21)
sizin mantığınıza göre haddini aşmak da olumlu bir şey :)
0
rose parks
(26.02.21)
daha çok tıklansın diye başlığı yanıltıcı koymuş olabilirler. (bkz: clickbait)
0
curious mind
(26.02.21)
Korku eşiği ve korkulan eşik farklı şeyler
0
freebird5406_2
(26.02.21)
Örnek:

Korkulan eşik: Günlük 10 bin vaka.

Korkulan eşiğin aşılması: 10 bin vakanın üstüne çıkılması. Yani olumlu ya da olumsuz diye yargıya varılamıyor. Bir yanlışlık yok.
0
himmet dayi
(26.02.21)
Bu net olumsuz anlam.
0
sta
(26.02.21)
"Korkulan eşik" deyince o eşiğin ötesinde korkulması gereken bir şey yokmuş, eşiği geçince felaha erecekmişiz izlenimi uyandırabiliyor: "Korkulan eşiği atlattık, artık rahat bir nefes alabilirsiniz". Bunun yerine "güvenli sınır aşıldı" veya "psikolojik sınır geçildi" gibi bir ifade kullanılsa durumun değişimindeki olumsuz gidiş daha iyi yansıtılabilir gibi geliyor bana.

Ya da en iyisi "eşik/sınır" metaforunu tümden bir kenara bırakalım.
0
huçi kuçi
(26.02.21)
Haber Turkcesini tartismaya pek gerek yok ama bir esigi atlamak da bir seyi asmak da olumlu anlamda oldugu uzere bir esigin asilmasi olumlu bir anlam. Korkulan bir esik (artik bir esikten neden korkulursa) asildiysa duzluge sag salim cikilmis demektir.
0
dunal
(26.02.21)
(4)

Akademik makaleler

ichbinikola
Merhaba, data science alanında yayımlanmış makaleleri nereden bulabilirim? Siz akademik makaleleri hangi siteden okuyorsunuz?
Merhaba, data science alanında yayımlanmış makaleleri nereden bulabilirim? Siz akademik makaleleri hangi siteden okuyorsunuz?
0
ichbinikola
(29.01.21)
Google Scholar'da aratabilirsiniz istediğiniz anahtar kelimeyle.
0
evrim halkasi
(29.01.21)
üniversite öğrencisiyseniz okulun kampüs dışı erişim portalını da kullanabilirsiniz.
0
curious mind
(29.01.21)
Daha çok Sciencedirect'i kullanıyorum.
0
simderun
(29.01.21)
legal olsun diyorsan jstor (muhendislik konusunda ne kadar iyi bilemiyorum ama maalesef; farketmez ilim olsun diyorsan z-lib.org
0
mutluvatandas
(29.01.21)
(12)

Kitap okumanın insana kattıkları

kondansator
selamlar, kusursuz bir kitap kurdu olmasam da arada sırada bir kaç sayfa karıştıran birisiyim. bundan keyif de alıyorum. ancak kitap okumak insana nasıl bir fayda sağlıyor kafamda oturtamadım. şu kitabı okudum, şu şekilde bana büyük bir fayda sağladı diyebiliyor musunuz?
selamlar, kusursuz bir kitap kurdu olmasam da arada sırada bir kaç sayfa karıştıran birisiyim. bundan keyif de alıyorum. ancak kitap okumak insana nasıl bir fayda sağlıyor kafamda oturtamadım. şu kitabı okudum, şu şekilde bana büyük bir fayda sağladı diyebiliyor musunuz?
0
kondansator
(27.01.21)
kendinizi farkında olmadan daha iyi ifade edebilme derim.

kitap okumayan insanlarda bu çok belli ediyor kendini özellikle.
0
atacaksinfinke
(27.01.21)
bakış açın genişliyor, ufkun genişliyor. "orada şu olmuş, burada bu olmuş. insanlar şu açıdan hayata bakıyor, şuradakiler hayata şöyle bakıyor. demek ki benim doğruluğunu kabul ettiğim düşüncelerim doğru olmayabilir."

falan filan bir sürü şey. hayata at gözlüğüyle bakmamış oluyorsun. eğer hiçbir şey okumazsan annenin babanın sana öğrettiklerinin, ilkokulda sana öğretilenlerin mutlak doğru olduğu inancıyla hayatının sonuna kadar yaşarsın.
0
hlot
(27.01.21)
-anksiyeteyi azaltır
-empatiyi arttırır
0
but that was just a dream
(27.01.21)
Yalın alpay bu konuda güzel konuşmuştu ilker canikligil ile
youtu.be

ilk 5 dakikasını dinle, bu arada roman okumak süperdir demiyor, bu çağda roman neyi karşılayabilir neyi karşılamakta tek başına yetersiz kalır ondan bahsediyorlar, bence sorularının da cevabı
0
freebird5406_2
(27.01.21)
(bkz: kitap okumak/@roket adam)

sadece bir kitaptan bir fayda sağladım şeklinde değerlendirilemez bu yani.
0
roket adam
(27.01.21)
-Yüksek özgüven(bilgi güçtür)
-Savunma mekanizması( bir olay karşısında soğukkanlı bir şekilde tepki vermek)
-Zamanı,tarihi anlama
-Soyut düşünme
-İyi bir insan olmayı öğrenme
-Farklı bir bakış açısı
-en önemlisi başka bir insanın deneyimini öğrenme
-sorgulama muhakeme gücü

Başka ülkelerde kitap okumanın faydaları sorgulanamazken ülkemizde faydası tartışılıyor devamlı. Bu çok korkunç. Sanıyorum dönemle alakalı.
Gündelik yaşamda pek bir faydası yokmuş gibi gözüküyor ama aslında bunun sebebi bizim kitap okumakla ilgilenmek yerine başka bir arayış içinde olmamızdır. Türk insanının hobisi yok çünkü okumayla sağlanması gereken temel oluşmamış.
0
olaylar olaylar
(27.01.21)
Kitap okumaktan anladığınız roman-şiir gibi kurmaca metinlerle zaman kaybetmek olmasaydı bunu sormazdınız diye tahmin ediyorum. Bunların hiçbir katkısı yok. Bilim alanından kitaplar okursanız çeşitli dallara muhakeme kabiliyetiniz artar.
0
ryhmer
(27.01.21)
ben kitapları kontakt lenslere benzetiyorum. tabii bunun en önemli nedeni lens kullanmam sanırım. işlevsel olarak benzerlikler görüyorum aralarında. nasıl ki lens olmayınca hayata/çevremdekilere dair pek bir şeyi fark etmeden ve hatta bazen bir seylere çarpa çarpa yaşıyorsam, okumayınca da bir şeyleri olabildiklerinden/olduklarından daha az/flu/karmaşık/zor/belirsiz görerek yaşıyorum diye düşünüyorum. lens takınca her şey netleşiyor, berraklaşıyor. gözümün önünde apaçık duran birçok şeyi lenssiz göremezken lensle her ayrıntıyı fark edecek şekilde hiç zorlanmadan görebiliyorum. kitap da öyle. daha doğrusu, okumak da öyle. olayları, düşünceleri, konuları berraklaştırıyor. her şey sanki daha şeffaf bir hal alıyor. görememenin yarattığı huzursuzluğu da alıyor bu. gördükçe, fark ettikçe, bildikçe sakinleşiyoruz; çünkü anlamakta zorlanmıyoruz artık. taşlar yerli yerine oturuyor bir nevi. tabii bu bir kitap okumayla olacak iş değil. severek, isteyerek ve sindirerek okumalı. daha da önemlisi, her zaman daha uzakta ve daha bulanık şeyler olduğunu bilerek okumak gerek. kaldı ki, okumadan neyi göremediğimizi de bilemeyiz. okumak ihtimalleri arttırıyor. 'a hiç böyle bakmamıştım' dediğimiz bir sürü şey fark ediyoruz.

bilhassa lens dedim, zira varlığını hissetmiyoruz çoğu zaman. gözlük gibi başkaları tarafından fark edilmesi de kolay değil. sadece lensi takan kişi biliyor neyi nasıl gördüğünü ve zamanla kendi gözlerimiz gibi oluyor lensler. okumak da zamanla görme duyusu gibi vazgeçilmezimiz oluyor. sürecin nasıl işlediğini bile fark etmeden daha net görüyoruz işte. bence bu daha katlanılır kılıyor her şeyi. belki barışmıyoruz ama katlanabiliyoruz. bir de, nasıl ki doğru lens ne kadar hayati ise doğru kitap da o kadar önemli. her göze her lens olmadığı gibi her kitap da okunmayı hak etmiyor veya okuması kolay olmuyor.
0
hazen
(27.01.21)
Lise bitene ve internet/sosyal medya ile tanışana kadar haftada 2-3 kitap okurdum.
Üniversite sınavı ben girerken öss idi, yani bilgiye değil okuduğunu anlamaya dayalı.
Hiç çalışmadan sınava girdim ve işletme bölümünü kazandım, ayrıca ünide herkesin şikayet ettiği hukuk derslerinde sınavdan önceki gece 3-4 kitabı sabaha kadar tek seferde okur ve sınavdan 100 alır çıkardım.

Ayrıca ileri seviye ingilizce biliyorum ama grammer bilgisi sıfır. Tamamen konuşarak öğrendim, anlamını bilmediğim çoğu kelimeyi cümlenin/konunun gidişatından anlıyorum.
Tamamen kitap okuma sayesinde denemez belki ama çok faydası olmuştur. Oturup ingilizce çalışmadım hiç. Okulda derste hocaların anlatması ve birebir konuşma, film-dizi izleme sayesinde öğrendim ingilizceyi.

Hayatım boyunca hep tembel biriydim, ama iyi bir maaşla güzel bir pozisyonda çalışıyorum. Kitap okumanın getirdiği hızlı kavrama, gözlem-çıkarım yapma ve ingilizce konuşabilmek sayesinde oldu hepsi.
0
zikardo
(27.01.21)
roman okuma için şunu diyebilirim: empati yeteneği geliştirirsiniz, incelikli düşünmeyi öğrenirsiniz, detaylara dikkat eden birisi olursunuz (ki bunlar insanın sosyal hayatını genellikle felç eder)

felsefe okumaları için şunu diyebilirim: soyut düşünebilme yeteneği kazanırsınız. yani adam mesela tanrı bir midir üç müdür yeryüzüne zuhur eder mi gibi soyut bir şeyi konuşurken çok sıkıcıdır her şey ama inanılmaz bir soyut düşünme yetisi kazanırsınız. sanatçı, üreten tarafınız gelişir. beyniniz kıvılcımlar çıkarır bunları okurken. aynı zamanda herkesin a dediğine "acaba b olabilir mi?" demeyi öğretir. bu avantaj gibi görünse de aslında sosyal yaşamınızı yine felç eder. arkadaş sayınız bir elin parmağını geçmez sonuç olarak.

popüler bilim okumaları için şunu diyebilirim: kişisel olarak çok şey katar ancak paylaşabileceğiniz üzerinde tartışabileceğiniz birileri olması lazım. aksi halde sosyal ilişkilere bye bye. ha ama "kimsenin bilmeyeceği şeyleri konuşan biri" olmak istiyorsanız iyidir. hava atmanıza olanak sağlar her şeyden önce ama konuya hakim gerçek bir uzman bir gün karşınıza çıkar ve o çok güzel görünen gerçeklerin "aslında öyle olmadığını" bir güzel anlatır. 3 karış ağzınız açık bakarsınız, 3 gün evden çıkacak yüzünüz kalmaz.

diğerlerini bilmiyorum. ben tarih ve sosyoloji çok seviyorum mesela. bir şeyleri farklı boyutla ele almak hoşuma gidiyor. kimseyle paylaşmasam bile sokakta yürürken aslında anlamsız görünen bir şeyi anlamlandırabiliyorum kendi kafamda bu sebeple. engels öneririm ya. herkesin öööyle dediğine yoo bööyle diyen her adamı öneririm veya. aptalca görünenen komik gelen her şeyin bir zaman sonra ne derece ufuk kattığına inanamıyor insan.
0
ala09
(27.01.21)
roman öykü gibi kurgusal metinler okuduğum zaman kafamda bir şeyleri canlandırma konusunda çok rahat ediyorum ve aklıma güzel fikirler geliyor düşünce dünyam zenginleşiyor. sosyal medyanın panzehiri gibi.

kurgu dışı kitapları da çok seviyorum ama bunları belli bir amaç doğrultusunda okumak asıl bence insanın ufkunu açıyor, mesela tez için okumak. çünkü böyle karşılıklı bir şey oluyor okuyup geçilmiyor. zaten her konuda insanın bir ön yargısı tahminleri belirsizlikleri oluyor, o konuya ciddi kafa yormuş birinin bütünlüklü bir yapıtını okuyabilmek, ileri geri gidebilmek durdurabilmek sonra da kendi fikirlerinin onunla değişmesini izlemek müthiş bir şey.
0
curious mind
(27.01.21)
yukarda yazılanlara sadece şunu ekleyebilirim;

mesela roman da okuyan biriyseniz orda burda "kurmaca metinler zaman kaybı" diyen insanlara çok güzel gülüp gününüzün kalanını güzel geçirebilirsiniz.

madem her şeyi fayda için yapıyoruz, bu da faydalı.

gülmek iyidir.
0
AlsterWasser
(27.01.21)
(7)

bu çalışma size ne hissettirdi veya düşündürdü?

i think therefore i am
bir çalışma için yorumlama ve çözümleme yapıyorum da farklı insanların bakış açılarını merak ettim, birkaç kelime dahi olsa bahsederseniz çok sevineceğim.yayoi kusama'nın enstalasyon türündeki "silinmişlik odası" adlı çalışması, başlangıçta tamamen beyaza boyalı olan oda birkaç hafta sonunda ziyaret
bir çalışma için yorumlama ve çözümleme yapıyorum da farklı insanların bakış açılarını merak ettim, birkaç kelime dahi olsa bahsederseniz çok sevineceğim.

yayoi kusama'nın enstalasyon türündeki "silinmişlik odası" adlı çalışması, başlangıçta tamamen beyaza boyalı olan oda birkaç hafta sonunda ziyaretçiler tarafından odaya yapıştırılan yuvarlak formdaki renkli stickerlarla "silinmiş" oluyor:

www.youtube.com
0
i think therefore i am
(14.01.21)
Bence silinmişlik değil daha çok kaplanmışlık var.
0
intihar etsem de kendime gelsem
(14.01.21)
İnsanların gittikleri yerleri kirlettilerini düşündürdü.
0
rapisa
(14.01.21)
Bana insanların iz bırakma arzusunu hissettirdi. Yani bende buradaydım, bilinçaltı düzeyinde ve daha genel anlamda ben de bu dünyadan geçtim, öldükten sonra da izim kalsın. Bence bunun altında da öldükten sonra unutulma korkusu yatıyor. sanki hiç var olmamış gibi
0
cometome
(14.01.21)
bende daha cok ilham yaratti. bu projeden yola cikarak bircok tespit ve analizde bulunabilir. renk secimleri, lokasyon secimleri, vakit gecirme sureleri, duygu halleri vs.. hepsini gozlemleyip raporlamak isterdim.
0
buenosdias
(14.01.21)
Dikkat ettiğim şeylerden biri ziyaretçilerin eşyalar icin renk belirleme güdüsünün dışına çıkması. Gündelik eşyalar genellikle 1-2-3 renkten oluşur. Kimse bu endişeye sahip değil. Bu evde yaşayacak olsalar bu renkleri tercih ederler mi? Neden siyah yok? Sticker formları ve renkleri daha fazla veya daha az olsa ne olurdu? Sadece yuvarlak değil elips, köşeli, daha büyük... Aynı kişiler hep aynı tercihleri mi yapar, kombinasyonları ne olur gibi bir sürü soru geliyor aklıma.

Çok geniş kapsamlı bir bilimsel araştırmanın habercisi olabilir.
0
pass
(14.01.21)
bakışın iz bırakması olarak yorumladım ben. masa ve duvarlar çok kaplanmış ama mesela koltuk arkasında çok az etiket var. ve genellikle insanlar rahat ulaşabilecekleri yerleri seçmişler. ama bence farklı renk ve boyutlardaki etiketler güzel olması dışında pek bir şey katmamış. biraz saçma geliyor ama tek renk ve tek boyutta bile büyüdükçe daha ilginç ve kolay okunan bir şey çıkabilirdi. bunun yerine grafitide kullanılan tüp boyalardan koysalar ve o kısıtlı sürede herkes aklında geçen bir kelimeyi ya da şekli yapsa sonra bütün bunlar birbirinin üstüne geçse daha ilginç olurdu. özellikle ilerde buna baktığımızda zamanın ruhuyla ilgili bir fikir verirdi.
0
curious mind
(14.01.21)
Sınırlı malzeme ile yaratıcı çalışmalar yapılmış. Başta ilmek ilmek uğraşlar gördüm. Sonra gelenler o detayları yok etmiş. Karma karışık bir hal almış. Gelen diğerinin üzerine basmış. El birliği le yok edilmişlik hissettim.
0
skywalker.anakinn
(14.01.21)
(6)

endişe ve kaygıdan nasıl kurtuluyorsunuz

edmond honda
olmamis bir durum hakkinda icine girmis oldugunuz kaygidan cikmanin yolu nedir?
olmamis bir durum hakkinda icine girmis oldugunuz kaygidan cikmanin yolu nedir?
0
edmond honda
(14.01.21)
Stres hormonları çoğalmış ve mutluluk/rahatlık hormonları azalmış olduğu için öncelikle hareketimizi artırıyoruz, uykumuzu gece uyuyoruz ve kalitesini artırmaya çalışıyoruz, gün ışığını olabildiğince çok görmeye (gündüz ışığı süresince uyanık olmaya) çalışıyoruz, mümkünse D vitamini almak açısından cildimizin güneş görmesini de elden geldiğince ihmal etmiyoruz, unlu nişastalı ve şekerli gıdaları azaltıyoruz ve özellikle yeşil yapraklı sebzeleri bolca yiyoruz, mümkünse çiğ yiyoruz. Her gün en az 1 sevdiğimiz şeyi yapıyoruz. Her gün en az 1 kez yardım/destek davranışında bulunuyoruz.

Hâlâ anksiyetemiz geçmiyorsa psikiyatra gidiyoruz, içimizi olduğu gibi döküyoruz, savsatmayan psikiyatr yapılmış ona gidiyoruz. Ama yine de yukarıdakileri yapmaya devam ediyoruz.
0
1bir1bir1
(14.01.21)
1bir1bir1 çok güzel yazmış,

ben neredeyse her gece meditasyon yapıyorum, 10-15 dakika, genelde yatağa girdiğimde. aylardır yapıyorum bazen acaba boşa mı yapıyorum bir faydasını görmüyor gibiyim diye düşünüyordum. geçen bir aydınlanma yaşadım, normalde beni çok bozacak bir durumun içinden çok rahat çıktım ve bence bu biraz da meditasyon sayesindeydi. özellikle endişe ve kaygı için yapılmış kayıtlar da var. ilk onlardan başlayıp zamanla konuları genişletirsiniz belki.
0
ofelia
(14.01.21)
bana göre en öncelikli konu bütün çevresel faktörleri yönetemeyeceğimizi ve bizimle doğrudan ilintili olmadıklarını kabul etmek. örneğin sen ithalat departmanında işini çok iyi yapıyorsundur, her zamanki tedarikçiden pirinci alır tüm prosedürleri standart bir şekilde halledersin ama o sene tedarikçinin pirinçleri aldığı bölgedeki yağış normalden az olmuştur ve bu ürüne yansımıştır, tedarikçine gelene kadar olan nakliye zincirinde olumsuz koşullara maruz kalmıştır, konteynerlar yoldayken mısır siyasi kriz çıakrır kanalları kapatır ve ürünler konteynerlarda bir süre beklemek zorunda kalır gibi gibi. yani sonuçlar seni etkiler mi, evet. bu aşamada yapabileceğin bir şey var mı, hayır. bu durumlara önceden, olaylar olmadan tahmin edip müdahalede bulunabilir misin, hayır.

ayrıca fiziksel egzersiz, uyku düzeni, doğru beslenme + 1.

ama baktın olasılıklar üzerinden kaygı bozukluğu yaşamaya devam ediyorsun ve bu yaşam kalitene yansıyacak kadar artıyor, bir uzmana başvurmanda fayda var.
0
Phoebe
(14.01.21)
egzersiz çok fark yaratıyor.
0
curious mind
(14.01.21)
40-60 dk merdiven çıkıyorum. öyle bir yoruluyorum ki endişe ve kaygı için enerjim kalmıyor.
0
stewie
(14.01.21)
Psikiyatriste gidip haplanın.
Düşünmeyin hocam. Allah muhafaza manyak olursunuz.
0
gatherer
(14.01.21)
(2)

İki aşıyı birden olmak (Koronavirüs)

microfiction
Merhaba,Önce tedbir amaçlı Çin aşısı Sinovac’ı olup Almanya’dan Biontech aşısı gelince de parasını verip onu yaptırmak teknik olarak mümkün mü?
Merhaba,

Önce tedbir amaçlı Çin aşısı Sinovac’ı olup Almanya’dan Biontech aşısı gelince de parasını verip onu yaptırmak teknik olarak mümkün mü?
0
microfiction
(11.01.21)
youtu.be

şu videodaki doktor evet teknik olarak mümkün diyor.
0
curious mind
(11.01.21)
@the cat in the hat, Umarım olur.
0
🌸microfiction
(11.01.21)
(8)

ücretsiz antivirüs programı

candide
hangisini kullanıyorsunuz?
hangisini kullanıyorsunuz?
0
candide
(11.01.21)
defender
0
sutlu nescafe
(11.01.21)
antivirüs kullanmasan bilgisayarına çok daha yararlı olur.
0
jelly bear
(11.01.21)
Yıllardır Avast kullanıyorum. CryptoLocker mağduru olarak antivirüs programı kullanmamanın intihar olduğunu düşünüyorum.
0
dissendium
(11.01.21)
Avira
0
John Bloor
(11.01.21)
kaspersky
0
roket adam
(11.01.21)
Kullanma kanka. Bir işe yaradıkları yok. Windows defender yeterli.
0
allah yazdiysa bozsun
(11.01.21)
Windows defender harici, genellikle her ayda bir eset online scanner ile tarama yapıyorum. Daha bilgisayarımda virüs çıktığı olmadı. Deprem öldürmez, bina öldürür diyorlar ya ben de şöyle diyeyim:

"Anti-virüs korumaz, kullanıcı kendini korur."
0
siz tek ben hepiniz
(11.01.21)
defender ve küçük dosyalar için www.virustotal.com
0
curious mind
(11.01.21)
(8)

Dizi tavsiyesi

sumuklurakun
Dram (psikolojik unsurlar da içerebilir) dizileri arıyorum. Var mı tavsiyeniz ?
Dram (psikolojik unsurlar da içerebilir) dizileri arıyorum. Var mı tavsiyeniz ?
0
sumuklurakun
(10.01.21)
twin peaks
0
ShadowOfMoon
(10.01.21)
Virtues
0
freebird5406_2
(10.01.21)
Mindhunter
0
fezagezgini_4
(10.01.21)
this is us
after life
your honor
0
stewie
(10.01.21)
house m.d
0
drako
(10.01.21)
Siz feet under
0
deer hunter
(10.01.21)
Aradığın dizi (bkz: Manhunt: Unabomber)
0
kanlakarisikyagmur
(10.01.21)
better call saul
mr. robot
0
curious mind
(10.01.21)
(10)

okulu uzatmalı mıyım? kafam çok karışık, help!

kadera bach
bu sene okulumun son senesindeyim. pandemi yüzünden okula gidemedik bildiğiniz üzere. son senemde böyle bir şey yaşamak beni üzüyor ve motivasyonumu kaybetmeme sebep oluyor. bu yüzden de ödevleri ve dersleri çok zorlanarak yapıyorum. bazen derslere bile giremiyorum, depresyondayım. ilaç kullanıyorum
bu sene okulumun son senesindeyim. pandemi yüzünden okula gidemedik bildiğiniz üzere. son senemde böyle bir şey yaşamak beni üzüyor ve motivasyonumu kaybetmeme sebep oluyor. bu yüzden de ödevleri ve dersleri çok zorlanarak yapıyorum. bazen derslere bile giremiyorum, depresyondayım. ilaç kullanıyorum.
belki de final ödevlerini bile yetiştiremeyeceğim. gayretim ve cesaret kalmamış gibi hissediyorum. ve 3 hafta sonra sınavlar başlıyor.

sınıf arkadaşlarım bu seneyi bırakma kararı aldı ama benim yaşım büyük olduğu için bu kararı verirken çok zorlanıyorum. sınıf arkadaşlarım 98'li bense 94'lüyüm. yani 26 yaşındayım.

son senemi hocalarım ve arkadaşlarımla dolu dolu geçirerek istemek ve ödevlerimi bu mutluluğun içinde yapmak bana daha iyi gelecek gibi duruyor. ama ya pişman olursam?

(sınıfta 3 kişiyiz ve 5 yıllık bir bölüm)

eklemeyi unuttum: tev'den burs alıyorum o burs gidecek sanırım. bir de yüksek lisansımı da aynı üniversitemde yapmayı planlıyorum.

teşekkür ederim.
0
kadera bach
(07.01.21)
yapma hocam. seni anlıyorum ama boktan bir dönemdeyiz. genç işsizlik rekor kırıyor ve muhtemelen seneye okulu bitirmiş olmak seni daha zor bir duruma sokacak.

ha iş hazırdır ya da ben nasılsa bulurum diyorsundur maddi olarak seni yıpratmayacaktır bir sene o zaman bırak gitsin.
0
kljgslsdkjsd
(07.01.21)
Bence uzatmayın. Uzatma kartını saklayın. Gerçekten ihtiyacınız olduğunda uzatma lüksünüz olsun. Erkekseniz askerlik var mezun olduktan sonra. İş ararken de zaman harcanıyor. Üniversite eleştirisi hiç yapmayayım.
0
dissendium
(07.01.21)
Kardeş bence mezun ol geç, 2021'de de okula gidebileceğin şüpheli. 26 yaşına gelmişsin, yüksek lisansta ya da farklı şeylerde devam ettir hayatını. Uzatırsan son senende hocalarından nefret edeceksin, arkadaşlarının hepsi mezun olmuş çalışıyor falan geziyor falan olacak, yeni arkadaş yapayım desen alttakiler zaten çok küçük, üstelik okulların açılacağı bile kesin değil
0
roket adam
(07.01.21)
Uzatmamanız sizin için iyi olur çünkü yaş ilerledikçe diyelim ki YL yapamadınız ve özelde iş aramak durumunda kaldınız çoğunun yaş sınırlaması var ve bu durum sizi üzebilir.Ama @kljglsdkjsd nin dediği gibi işiniz hazırsa kafanız bu konuda rahatsa uzatın dert etmenize gerek yok.
0
yeni ve işsiz
(07.01.21)
"dolu dolu geçirmek"ten kasıt ne bilmiyorum ama bundan sonra hiçbir şey beklediğiniz gibi olmayacak gibi düşünebilirsiniz. o yüzden hiç gerek yok. alın diplomayı ondan sonra kiminle nasıl takılmak isterseniz takılın.
0
hadsafhada
(07.01.21)
26 yaşındasın, hala lisansı bitirmemişsin ve okulu uzatmayı mı düşünüyorsun? Hem de nedeni "arkadaşlarla görüşemiyoruz".

Millet ne koşullarda canını dişine takıp okuyor. Yapman gereken tek şey ders saatinden 15 dakika önce uyanıp bilgisayarın başına geçip dersi dinlemek, sonrasında da üç beş tane ödev midir sınav mıdır neyse onları vermek. Abartma.
0
buff
(07.01.21)
Öncelikle nickin çok uyumlu olmuş.

Yanlış düşünüyorsun, yani tam olarak imkanlarını bilemem ama ben ve bir çok arkadaşım tam tersini yaptık, öylesine okuduğum bir bölümdeyim normal zaman olsa not ortalamam yerlerde olurdu ama pandemi sağ olsun geçen dönem ve muhtemelen bu dönem 4.00 olacak ortalamam. Valla arkadaşı filan salla iş yüksek lisans filan muhabbeti olunca kimse kimseyi tanımıyor. bence yardır bu sene yaparsın sen.
0
infernalcadre
(08.01.21)
herkesin aksine ben uzatmanizi mantikli buluyorum. zira mezun oldugunuzda atilacaginiz hayat her turlu ogrencilikten daha zorlu, tatsiz ve yorucu. neden 1 sene erkenden bunlarin icine giresiniz? neden daha iyi notlarla mezun olmak varken kotu notlarla sirf erken bitirmek icin bitirmis olasiniz? 27'de mezun olmakla 26'da mezun olmak arasinda ne fark olacak zaten "gec" mezun olmus olacaksiniz (27'yi sorun edecek olan isveren 26'yi da eder). Ben yerinizde olsam gittigi yere kadar uzatirim. hem notlariniz duzelir hem moraliniz. hem de cok da matah olmayan is hayatindan ve stresinden 1 sene gec cekmeye baslarsiniz.
0
hazen
(08.01.21)
aynı durumdayım. 95'liyim, son senemdeyim, haziran'da mezun olacağım için mutsuzum. eğer uzatacaksan bu karar kampüs ortamı arkiler vs için değil eğitimin için olmalı. bir seneyi kaybettiğine değmeli. aynı verimi bu sene de alırım diyorsan gerek yok.

bursum bitmeyecek olsa ben de uzatırdım çünkü çok kötü eğitim aldım. uzaktan eğitimle aldığım tüm dersleri okulda yüz yüze tekrar almayı çok isterdim.
0
beatbox yapan metalci
(08.01.21)
çok zor bir durum ama uzatsan da okulların ne zaman açılacağı belirsiz. ve 20'li yaşların sonunda hala okulda olmak insanı yıpratan bir şey gelecek kaygın varsa. bir şekilde arkadaşlarınla iletişimde kalmaya çalış ama okulu bırakma derim.

yine de sonuçta her şey sende bitiyor. ilaç kullanacak kadar kötü etkilemişse bu durum seni kendi sağlığını da düşünmelisin yani verdiğin karar ne olursa olsun kendini suçlama. aslında bu sıkıntıların konuşulduğu okul ya da bölüm içi (online) toplantılar olmalıydı. o tarz bir şey düzenleyebilecek biri varsa orada fikir alışverişi yapmak iyi gelebilir.

hayatta her zaman her şey ters gidebilir gayet normal. "bu yaşa geldim her şeyi mükemmel yapmalıyım" gibi bir kafada olmak seni daha çok strese sokacak.
0
curious mind
(08.01.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.